Şehrin merkezinde... Ayazpaşa'da... Eski medrese... Şimdi "Bab-ı Muhabbet... Yöresel kahvaltı, çay, nargile."
Çay ocağının üstünde bir yazı:
"Es sohbet ü bila çay... Kes semai bila ay."
Yani... "Çaysız sohbet aysız gökyüzüne benzer."
Mekân sahibi Halit Oran çayları getiriyor... Sohbet başlıyor... Dadaşları dinliyoruz:
Mehmetçikle gurur duyuyoruz... Yüce mevlam yar ve yardımcıları olsun.
Günde beş vakit fetih suresini okuyoruz.
Allah mahcup etmesin... Mehmetçiğin ayağına taş değmesin.
Kahraman ordu olmasa biz gece nasıl rahat uyuruz.
Sohbet sırasında Halit Oran "Rahmetli annem örmüştü" diyerek bize bir çift yün çorap uzatıyor:
-Üşümeyesin... Giydikçe bizi yâd edersin.
***
Barış Pınarı bayramı
Erzurum... Yedi ay beyaz... Üç ay ayaz... İki ay da yaz.
Yaz sona erdi... Kış kendini gösteriyor.
Dadaş ne yiyor ne içiyor?... Fakir fukara, garip gureba ne diyor?.. Esnafın hali nice?
İstikamet Gürcükapı... Tarihi çarşı... Nereye baksanız sobacı.
Cesimi Topal... Çarşının en eskisi... Yaş 68.
"İşler nasıl" diyoruz.
Cesimi Topal "Doğalgaz geldi soba piyasası geriledi" diyor... Ve konuyu değiştiriyor:
- Kimse açlıktan ölmemiş... Yüce rabbim herkesin rızkını veriyor... Bugüne de çok şükür... Allah devlete millete zeval vermesin... Allah yiğit Mehmetçiği muzaffer eylesin... Barış Pınarı, millete bayram gibi geldi.
***
Kuzine
İstanbul'daki TV programcısı Erzurum'a gelmiş... Yaşlı kadına sormuş:
-Teyze... Küresel ısınma için ne diyorsun?
-Kızım... En iyisi kuzine... Üstünde üç kapağı var... Birinde yemek pişir, diğerinde çay demle... Üçüncüsünün üstüne de bir güğüm su koy, ısınsın.
Sobacılar Çarşısı'nda... Kuzine çok... Birini beğendik 400 lira.
Kömür sobası... Odun sobası... Tezek sobası... Çeşit zengin.
Çarşıda semaver de çok... 75 lira... 100 lira.
İşler... Eh işte... Şöyle böyle... Kışa girildikçe kıpırdanma var.
Ama Erzurumlu'nun gündemi "İş" değil... Gündem "Barış Pınarı... Mehmetçik... Terörle mücadele... Askere dua."
***
Gönüllü askerler
Erzurum'un en büyük ve en eski camii... Tarihi Ulu Cami... 1179'dan miras.
Perşembe sabahından itibaren cemaatte artış var... Cemaat Mehmetçiğe dua ediyor... "Sefer duası."
Cami önünde sohbet... Şaka ile karışık soruyoruz:
-Barış Pınarı... Gönüllü asker gerekirse... Gider misiniz?
Bir anda etrafımızda çember oluşuyor... Kalabalık giderek artıyor.
Bizi "Asker alma görevlisi" sanmışlar galiba... Herkes "Abi beni de yaz... Gönüllüyüm" diyor.
Caminin önünden zor uzaklaşıyoruz.
***
Davetiye
Şehir afişlerle süslenmiş:
"Erzurum Gıda ve Yöresel Lezzetler Fuarı... 16-20 Ekim 2019."
Erzurum mutfağı zengin... "Davetlisiniz."
Cağ kebap... Kadayıf dolması... Gendirme çorbası... Ayva yahnisi... Ekşili lahana dolması... Babaanne pastası... Erik dolması... Kurutulmuş kabak kavurması... Çaşırlı bulgur pilavı... Çatal tatlısı... İspir ve Hınıs kuru fasulyesi... Göğermiş peynir... Say say bitmiyor.
***
Önce vatan
Hakkı Hınıslıoğlu... Yılların dostu... Eski Ticaret Borsası Başkanı... Erzurum'a gelip de halini hatırını sormamak olmaz.
-Hakkı Bey nasılsınız?... Aile nasıl?.. Neler yapıyorsunuz?
Hınıslıoğlu "Yatıyoruz kalkıyoruz askerimize dua ediyoruz" diyerek söze başladı:
Önce vatan... Vatanımız varsa biz varız.
Mehmetçik... Sağ gitti selametle dönsün.
Allah onları analarına, babalarına, eşlerine, çocuklarına, vatana, millete bağışlasın.
Kalbimiz onlarla.
Eğer asker lazımsa işte Erzurum... Herkes gönüllü.
Yanımızdakiler... Seslerini yükselttiler:
- Hakkı Baba doğru söylüyor... Varız... Gönüllüyüz... Hepimiz askeriz.