Turizmci soruyor...
Şoför soruyor...
Manisalı soruyor... Tokatlı soruyor... Nereye gitsek, kimi görsek aynı soru soruluyor:
-Erken seçim olacak mı?
"Hayır" diyoruz:
- Toplumun böyle bir beklentisi yok... Siyasetin böyle bir gündemi yok.
Biz böyle diyoruz ama... Soruyu soran yüzünü ekşitiyor:
- Sanki seçim olacakmış gibime geliyor.
Sanıyoruz "Birileri" bu konuyu kurcalayıp duruyor.
"Susuz kuyuya" kova sarkıtıyor...
Boşa gayret.
***
Duayen Siyasetçi Dedi Ki...
Köksal Toptan... Eski milletvekili...
Eski bakan... Eski Meclis Başkanı...
Deneyimli siyasetçi.
Sohbet ederken "Bu konuyu" açtık... "Erken seçim." Toptan "Halkın bir talebi yok ki... Sadece bu bile erken seçim olmaması için yeterli neden" diye söze başladı:
Türkiye'nin önemli sorunları var... Ekonomi... Dış politika.
Bu sorunların aşılabilmesi için istikrar ve güçlü siyasi ortam gerekli.
Kimsenin erken seçim diye bir derdi yok... Erken seçim gündeme gelmez... Gelmemeli.
Öyleyse... Erken seçim lafını kim çıkarıyor?
Köksal Toptan'ın yanıtı:
- Millet işsiz kaldı... Onlar çıkarıyorlar...
Oysa Türkiye bu sisteme niçin geçti?... İstikrar için.
- İşsiz kaldılar derken... Erken seçim olursa ben belki Meclis'e girerim diye düşünenleri mi kastediyorsunuz?
- Adaylık hevesleri... Eski milletvekilleri...
İşsiz kalanlar...
Bugün ne iktidarın gündeminde erken seçim konusu var, ne de muhalefetin.
***
Yeni Parti
Seçim... Siyaset... Elbette "Yeni parti" konusunu da konuştuk... Ve sorduk:
- Ne düşünüyorsunuz?
Köksal Toptan'ın yanıtı:
Siyasi parti kurulabilir...
Kimsenin kimseden izin almasına gerek yok... Parti kurmak serbest.
Zaten 90 civarında siyasi parti mevcut.
Siyasette bir boşluk mu var?...
Benim düşünceme göre yeni bir partinin siyasette gireceği ve dolduracağı bir boşluk yok.
Yeni parti konusunda ismi geçen kişiler benim dostlarım... Saygı duyduğum kişiler... Ama onların veya başkalarının siyaseten hitap edecekleri bir boşluk göremiyorum.
***
Abdullah Gül... Ve Ötesi
Yılların siyasetçisi Köksal Toptan ile sohbette bir ara söz Abdullah Gül'den açıldı.
"Yeni parti" ile ilgili kulislerde onun adı da geçiyor.
Toptan'a dedik ki:
- Sayın Abdullah Gül'ü yakından tanıyorsunuz.
- Elbette... O Cumhurbaşkanı idi, ben de Meclis Başkanı... Ona 61 gün vekâlet ettim... Sayın Abdullah Gül'ün yurt dışına çıktığı dönemlerde, TBMM Başkanı olarak 61 gün "Cumhurbaşkanı Vekilliği" yaptım... Türkiye'nin yetiştirdiği saygın bir isim.
- Aktif siyasete dönüş... Yeni parti...
Sizce sayın Abdullah Gül ne yapmalı?
Toptan'ın yanıtı:
Sistem değişti... Yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı aynı zamanda siyasi partinin genel başkanı olabiliyor... "Sistem, Cumhurbaşkanı'nı siyasetin içinde tutuyor."
Böyle olunca Türkiye'nin güven duyabileceği, gerektiğinde düşüncesinin sorulacağı, itibarlı "Akil insanlara" da ihtiyacı var.
Buna siyaset dilinde "Aksakallı" deniliyor.
Bence sayın Abdullah Gül'ün yukarıda, günlük siyasetin dışında kalması en doğrusu... "Böylece daha yararlı olur."
Noktayı şöyle koymak isterim...
"Abdullah Bey Türkiye'nin aksakalı olmalı."
***
Noktalı Virgül
Köksal Toptan "Noktayı" koydu ama...
Abdullah Gül konusu ile ilgili "Bir soru" daha var:
- Türkiye'nin aksakalı olmak... Önemli bir konum... Ama bu saatten sonra mümkün mü?
- Doğru... Ne söyleyebilirim ki?... Sayın Abdullah Gül günlük siyasi işlere biraz fazla girdi.
- Çevresinde sayın Gül'e gaz verenler mi var?... Arkasından itekleyenler?
- Olabilir
***
Kongre
Değişim şart... Kaçınılmaz...
Olmazsa olmaz.
AK Parti kongresinden söz ediyoruz.
Köksal Toptan "Bence de" dedi:
- Yeni bir heyecan...
Taze kan... Partinin yönetim kademelerinde değişiklik olacağını düşünüyorum.
***
Kayyum... Çok Konuşuluyor
Diyarbakır, Mardin ve Van...
Büyükşehir belediye başkanları görevden alındılar.
Yerlerine atama yapıldı...
Atananlar göreve başladılar.
İtirazlar, eleştiriler, "Seçimle gelen seçimle gider" tartışmaları devam ediyor.
"Duayen siyasetçi Köksal Toptan" bu konuda ne diyor?
"Şunları" söylüyor:
Tepkiler olacaktır...
Düşünce özgürlüğü var... Saygı duyulur.
Ama eleştiriler ne kadar haklı?
Hiçbir demokrasi kendisini yıkma özgürlüğünü bir başkasına vermez.
Terör örgütü devleti ve demokrasiyi hedef alıyorsa, bazı belediyeler de terör örgütüne destek veriyorsa...
Devletin görevi onlarla mücadele etmektir.
İçişleri Bakanı ortaya bazı somut iddialar koyuyor... Sen bu iddiaların doğru olmadığını söylüyorsan, kanıtlarını da göstereceksin.
Seçimle gelenin seçimle gideceği mekanizmayı yıkmayı hedef edinenlere, hangi sistem hoşgörü gösterebilir?