Pazar sona erdi...
Pazartesi'ye girildi...
Televizyonlarda yorumlar...
Kim kazandı?... Kim kaybetti?
Saat 02.00... Köksal Toptan'la, sıcağı sıcağına "Maç" sohbeti:
-Yorumlardan görüyoruz ki toplum yüksek bir beklentiye girmiş... Bardaklar havada uçuşsaydı herkesin hoşuna gidecekti.
Biz bunları söyleyince...
Genç yaşta siyasete atılan...
1977'de Meclis'e giren...
1979'da Bakan olan...
Tecrübe küpü Köksal Toptan dedi ki:
-Programın kavgasız gürültüsüz geçmesi iyi...
Ama İstanbul'un daha çok konuşulması, büyük projelerin tartışılması gerekirdi...
Günlük tartışmalar oldu... Sürpriz bekleyenler, umduklarını bulamadılar.
-Aşırı kontrollü bir maç gibi... Golsüz berabere.
-Tarafların blok oyları var... Yüzde 45, yüzde 45...
Geriye kalan yüzde 10'luk kesimin tavrı çok önemli...
Onları etkileyecek bir performans sergilenmedi.
-Her şeye rağmen olgun bir tartışma oldu.
-Bence de... Binali Bey daha derli topluydu...
Ekrem Bey ise heyecanlı.
***
İsmail
Seveni de çok, döveni de...
Ne İsa'yı memnun edebildi, ne de Musa'yı sevindirdi.
Dedik ki:
-İsmail'in suçu ne?...
Program düşük yoğunlukta ise, bu İsmail'in suçu mu?
Koksal Toptan "Aynı fikirdeyim" yanıtını verdi:
-İsmail ne yapsın?...
Yapılabileceği yaptı.
***
Uzman (!)
Televizyonda... Bir "Siyaset uzmanı" konuşuyor:
-Binali Yıldırım kazandı...
Zira TV yayınına girerken, kapının önündeki gazetecilerin elini sıktı...
Ekrem İmamoğlu ise sıkmadı.
Bir başka kanalda... Yine bir "Siyaset uzmanı." "Binali Yıldırım kaybetti" diyor:
-Ekrem İmamoğlu TV stüdyosuna erken geldi...
Yayından yarım saat önce... Binali Yıldırım ise yayının başlamasına beş dakika kala.
Uzmanlığın ayağa düştüğüne mi yanmalı?... Yoksa bunları uzman diye TV ekranlarına çıkaranlara mı kızmalı?
***
Tavşanın Suyunun Suyu
Pazar... Saat 23.23...
Programın sonuna gelinirken...
Binali Yıldırım dedi ki:
-Ulaşımı, çevreyi, trafiği konuşamadık.
O saatten sonra...
Bu konular ne kadar konuşulabilirdi ki?
Konuşuldu ama...
"Tavşanın suyunun suyu" hikâyesindeki gibi.
***
Herkes Beğenmiş
Pazartesi... Öğle saatleri...
Bir Ankara turu... Nabız yoklaması.
Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun "Karşılıklı Babalar Günü kutlamaları...
Birbirlerine hediye vermeleri" çok kişinin hoşuna gitmiş.
Gerçekten... TV'de izlerken...
Bu sahneleri biz de beğenmiştik.
Ama... Toplumda...
"Armudun sapı var, üzümün çöpü" diyen o kadar çok ki... İlle de eleştirecek bir şey bulacaklar:
-Binali Bey'in hediyesi kâğıda sarılmıştı... Ekrem Bey ise hediyesini niçin kâğıda sarmadan verdi?
Unutmadan...
Bu sözleri "Gece yarısı" televizyonun birindeki uzman(!) da söylemişti.
***
Doğru Söze Ne Denir?
Ulus'ta...
Hacıbayram Sokağı'nda...
Esnafın biri öyle bir şey söyledi ki...
Dinleyen herkes destekledi:
-Keşke böyle bir program 31 Mart seçimleri öncesinde Ankara'da da yapılsaydı...
CHP'li Mansur Yavaş ile AK Partili Mehmet Özhaseki birlikte televizyona çıkarılsaydı.
Doğru söze ne denir?
Biz de destek verdik...
"Keşke."
***
Siyaset Mahallesi
Gezerken... AK Partililer'in yoğun olduğu bir çarşıya giriyoruz...
Keçiören... Osmanlı Halk Pazarı.
Kiminle konuşsak "Binali Yıldırım ezdi geçti" diyor.
Yenimahalle'ye uzanıyoruz...
CHP'lilerin yoğun olduğu kahveye göz atıyoruz.
Herkes memnun... "Ekrem İmamoğlu rakibini yere serdi" diye.
Siyaset mahalleleri bildiğiniz gibi... Hep aynı... Değişen bir şey yok.
Program "Oy depolarını" etkilememiş.
***
"Çok Güzel Hareketler Bunlar"
Güzeldi... Programın sonunda Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun birlikte "Aile fotoğrafı" çektirmeleri... Gerçekten çok güzeldi... Herkesin hoşuna gitti.
Binali Yıldırım'ın Ekrem İmamoğlu'nu çay içmeye davet etmesi... Uzun bir gecenin ardından... Çok hoştu.
Türkiye'nin... Asık yüzlü siyasetin...
Böyle sahnelere ihtiyacı var.
***
Ama... Fakat... Lakin...
İsmail iyi çocuk (47 yaşında)... Ama...
Tartışma programcısı değil ki...
İsmail'i severim... Sabah programlarında başarılı... Fakat... Hiç açık oturum yönetmedi ki...
İsmail benim dostum... Program 2 saatte bitecekti... Lakin... İsmail o kadar uzattı ki...
İsmail iyi televizyoncu... Benim de yakın arkadaşım... Ancak... Programda o kadar pasifti ki.
Pazar gecesi... Pazartesi... Bu sözleri o kadar çok kişiden dinledik ki.
Düşman zaten düşman... Allah İsmail Küçükkaya'yı "Dostlarından korusun."