Herkes merak ediyordu...
"Havalar ne zaman ısınacak" diye...
Yüksek Seçim Kurulu'nun "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal kararı ile" yurtta hava ısınıverdi.
Ama bu hava "Başka hava." "Siyasi hava." "İstanbul Büyükşehir" seçiminin yapılacağı 23 Haziran'a kadar "Her geçen gün biraz daha ısınacak." Herkese... Özellikle de "Siyasetçilere" düşen iki önemli görev var:
1. Zaten gergin olan "Siyasetin ipini" daha da germemek.
2. Zaten sıcak olan demiri "Daha kızgın hale" getirmemek.
***
"Boykot Yok..." Doğru Karar
Seçimi boykot etmek... Meclis'i boykot etmek... Sine-i millete dönmek.
Bunlar "Toplumda karşılığı olmayan boş laflar." "Ucuz sloganlar." CHP "İstanbul seçimini boykot etmek yok" dedi.
"Doğru karar."
***
Konuşan Türkiye
Konuşmak, tartışmak serbest... Özgür Türkiye... Konuşan Türkiye. Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimini yenileme kararını herkes istediği kadar tartışabilir. Ama şunu da unutmamak gerekir... Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı "Bağlayıcıdır... Kesindir." Öyleyse... Siyasetçi sınıfının yapacağı iş "Düne takılıp kalmamak ve 23 Haziran'daki seçime hazırlanmak."
***
Dikkat, Dikkat!..
İstanbul seçimi... Önemli... Hem de çok önemli.
Herkes İstanbul'a odaklanacak...
Bütün milletvekilleri "İstanbul ile yatıp, İstanbul ile kalkacak." Böyle bir "İstanbul yoğunlaşması" her türlü provokasyona açık.
Aman ha aman!... "Aman dikkat!"
***
Yüksek Gerilim... "Kaybettirir"
Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul kararı henüz "Çok taze." Önceki akşamdan itibaren "Siyasi hava" gergin mi gergin.
Tansiyon günlerdir yüksekti...
YSK kararı ile "Daha da yükseldi." Artık... Hava yumuşatılmalı...
Tansiyon yavaş yavaş inmeli.
"Gerilimi tırmandırmanın" kimseye yararı olmaz.
Tam tersi... Yüksek gerilimden siyasi yarar bekleyen "Kaybeder."
***
Ağzı Olan Konuşuyor
Milletin ağzı torba değil ki büzesin...
Ağzı olan konuşuyor.
Konuşanların bir kısmı da "Ona buna gaz veriyor." Özellikle adaylara (Zaten topu topu iki aday var) düşen "Gaza gelmemek."
***
Afişler
Seçimin üzerinden 38 gün geçti...
Şehirlerdeki "Afişler... Aday resimleri" çoktan indirildi.
Fakat... İstanbul'un pek çok yerinde "İndirilmedi." Örneğin Bağdat Caddesi... Ekrem İmamoğlu'nun afişleri de, Binali Yıldırım'ın afişleri de "Yerlerinde duruyor." Demek ki neymiş?
"Seçim yenilenebilir" diye kimse afişini indirmemiş.
***
"Seviye" Düşmemeli
İptal edilen seçimde adayların yarışması "İyiydi." İki aday da "Seviyeyi düşürmemeye" özen gösterdi.
31 Mart "Güreşi" geride kaldı, 23 Haziran'da yeniden "Güreşecekler." Dileğimiz... Güreş yine "Efendice... Centilmence" geçsin.
Seviye "Korunsun...
Düşürülmesin."
***
Kimine Göre "Hay Hay" Kimine Göre "Vay Vay"
Huyumuz kurusun... "Bölünmeyi" çok seviyoruz.
Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesiyle birlikte yine ikiye bölünüverdik.
Seçimin iptali üzerine bir kesim "Hay hay" diyor... Seviniyor.
Bir kesim ise... "Vay vay" diyor ve ortalığı birbirine katıyor.
Böyle dönemlerde "Kontrol" çok önemli.
Sevinen "Sevincini kontrol edecek." Üzülen de "Kederini." Sevinen... Davul zurna çaldırmayacak.
Üzülen... Önüne gelene hakaret yağdırmayacak.
***
"Kızım Sana Söylüyorum..." Ya Da "İnce Ayar"
Recep Tayyip Erdoğan dün AK Parti Meclis Grup Toplantısı'nda "Teşkilatıma sesleniyorum" dedi ve...
"Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" anlamına gelecek sözler de söyledi.
Parti örgütünün "İşi hafife almamasını" istedi.
"Kadim davaya zarar verebilecek davranışlardan kaçınılmasını" önerdi.
Özetle... "Teşkilatına, arkadaşlarına" kibarca ayar verdi.
Sahi... Tayyip Bey "Bunu" neden yaptı?
Neden yaptığı belli.
31 Mart seçiminde Tayyip Bey'in sergilediği gayreti "Partideki herkes" gösterdi mi, göstermedi mi?
Gösterseydi... Erdoğan dün, Meclis Grup Toplantısı'nda "Bu sözleri" söyler miydi?