Yerel seçim yaklaşırken... Partilerin başkan adayları açıklanırken... Dillerden düşmeyen bir söz var:
"Gönül belediyeciliği."
Yine... Çok duyulan bir başka söz:
"İnsana dokunan belediyecilik."
Nedir?... "Gönül belediyeciliği... İnsana dokunan belediyecilik" nasıl bir şeydir?
Bugün birkaç şehir... Birkaç isim.
Hayır... "Mevcut başkanlardan ya da adaylardan" söz etmeyeceğiz.
"Geçmişten... Zaman tünelinden" örnekler vereceğiz.
***
Kayseri
Osman Kavuncu... Halkın taktığı isimle "Kambur Osman."
1950'lerin efsane Kayseri Belediye Başkanı.
"Şehrin planı" onun döneminde yapıldı.
Daha sonra gelen hiçbir belediye başkanı "Kambur Osman'ın yaptığı planla" oynamadı.
Osman Kavuncu... "Gönül... İnsana dokunmak... Hizmet" denilince... İlk akla gelecek "Anıt isimlerden."
***
Konya
Hilmi Nalçacı... 1960'lar Konya'sının unutulmaz belediye başkanı.
Eğer Konya "Gecekondu kuşatmasını" yaşamadıysa... Hilmi Nalçacı'nın sayesinde.
Hilmi Nalçacı "Siyaset üretti... Proje üretti."
"Gecekondu önleme bölgeleri" üretti.
"Göç nüfusuna" altyapılı arsa verdi.
Hilmi Nalçacı "Kırıp dökmeyen... İnsanların gönlüne giren" örnek bir belediyeciydi.
***
İzmir
Osman Kibar... Nam-ı diğer "Asfalt Osman."
Cadde sokak... Ara sokak... Gecekondu bölgesi... "Her yere asfalt götürdü."
Espriliydi... Fıkra makinesiydi.
Parti ayırımı olmaksızın, herkesin "Osman Abi'siydi."
Ona ulaşmak kolaydı... Zira "Halktan biriydi... Sürekli halkın içindeydi."
"Kibir" nedir bilmezdi.
"Tevazu insanın süsüdür" sözünü ondan öğrenmiştik.
Ölümünden hemen önce... 3-4 gün önce, İzmir'de, onun evinde birlikteydik.
Osman Kibar... Bir "Markaydı."
***
Ankara
Vedat Dalokay... Şöhreti Türkiye sınırlarını aşmış "Ünlü mimar." Şakacıydı.
Halkla ilişkisi... "Tam puandı." Kibirden... Gösterişten... "Çok uzaktaydı." Başkanlığı döneminde "Lideriyle" ters düştüğü olurdu.
Bir yol projesine CHP lideri Bülent Ecevit müdahale edince... Ve Ecevit'in ısrarı üzerine proje değişince... Vedat Dalokay bu yol için "Kapris yolu" demekten çekinmemişti.
Gönül adamıydı... Nokta.
***
Siyasetçi de insan
Vedat Dalokay "Siyasetçi de insan" derdi:
-Sürekli kavga, sürekli polemik olmaz... Siyasetin espriye de ihtiyacı var.
Yaşanmış bir olay.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde... Öğrenciler birbirine "Lakap" takmışlar.
Bazı lakaplar "Hayvan isimleri."
1970'lerde "Önemli bir devlet görevinde" olan eski öğrencilerden birinin "Üniversitedeki" lakabı... "Ayı."
Belediye Başkanı Vedat Dalokay, bir hafta sonu, sokakta bir "Ayıcı" görür.
Ayıcı tef çalıyor... "Ayı da göbek atıyor."
Dalokay hemen aracından iner... Zabıtayı çağırır:
-Ayıyı ve ayıcıyı kamyonete bindirin... Şu adrese getirin.
Dalokay'ın verdiği adres "Yüksek Mühendisler Birliği."
Vedat Bey... Doğruca Yüksek Mühendisler Birliği'ne gider.
"Yukarı kata" çıkar.
Orada... Yüksek Mühendisler "Okey" oynamaktadır.
Aralarında... Üniversitedeki lakabı "Ayı" olan yüksek bürokrat da vardır.
Dalokay ona seslenir:
-Yukarı çıkarken abini gördüm... Memleketten gelmiş... Aşağıda... Seni bekliyor... Bekletme... Getir... Arkadaşlarla tanıştır.
Yüksek bürokrat hemen koşarak "Abisini" görmeye gider.
Ve "Ayıyla" karşılaşır.
Sonra... Kahkahalar... Küfürler... Gözlerden yaşlar gelene kadar gülüşmeler.
Evet... "Siyasetçi de insan."
***
Başkan ve ağabeyi
Dönem... Ankara Belediyesi'nin "Meteliğe kurşun attığı" bir dönem... 1970'ler...
Belediye, para konusunda sıkışınca... CHP'li Belediye Başkanı Vedat Dalokay, "Abisine" koşardı.
Abisi... İstanbul Teknik Üniversitesi'nde tanıdığı "Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel."
Demirel, "Dalokay'ı geri çevirmezdi."
Ama... Bir defasında... Başbakan Demirel "Dalokay'ın telefonuna çıkmadı."
Dalokay "Özel kalem aracılığı ile" randevu istedi.
Demirel "Randevu vermedi."
Sonunda... Vedat Bey bir sabah erkenden "Güniz Sokağa" gitti... Demirel'in evinin önüne.
Karşı kaldırımdaki ağacın arkasına gizlendi.
Başbakan'ın korumaları Vedat Dalokay'ı gördüler... Ama yapacak bir şey yok... "Koskoca Belediye Başkanı."
Bir süre sonra... Başbakan evinden çıkıp, makam aracına doğru yürürken...
Dalokay gizlendiği ağacın arkasından hemen fırladı... Ve bağırdı:
-Abi... Süleyman Abi... Beni görmek istemişsiniz... Koştum geldim.
Demirel kahkahayı bastı:
-Vedat... Gel yanıma... Bin makam aracıma... Başbakanlığa birlikte gideceğiz.
Sonuç... Dalokay "Sorununu" çözdü, "İstediği parayı" aldı.