Yemeği "İkbal'de" yedik. Ama eski İkbal'de... Şehir içindekinde... Uzun Çarşı'daki "İlk İkbal'de."
Çevremizdekilere sorduk:
- Afrin'e gitmek isteyeniniz var mı?
Garsonlardan Arif Keser:
- Ben varım... Hazırım... Hemen yola çıkarım.
Ahmet Genç... O da garson:
- Ben de varım... Koşa koşa giderim.
Müşteriler... "Gitmem" diyen yok.
Mehmet Pancar söze girdi... İkbal Lokantası'nı kuran aileden... Üçüncü kuşaktan:
- Afrin'e... Mehmetçik'in yanına gitmeyi kim istemez ki... Afrin'e gitmek şereftir... İtibarımızı yükseltir.
Dikkat ettik... Afrin konusu açılınca... Diğer konular "İkinci plana" düşüverdi.