Üniversitede genç bir hocaydı...
Çalışkandı... Önü açıktı.
İlkeliydi... Bilgiliydi... Dürüsttü...
Sözünde durmasıyla tanınırdı.
Fakir bir aileden gelmiyordu... Daha asistan iken altında "01-Adana" plakalı otomobil vardı.
Yardımseverdi... Asistan maaşıyla "İhtiyacı olan öğrencilere" yardım ederdi.
Ama bunu kimsenin bilmesini istemezdi.
Yaşamı "Üniversite... Parti... Ev" üçgenindeydi.
Parti için... Otomobili sattığı bile oldu.
Özveriliydi... Kimseye hesap ödetmezdi...
Yakın dostları ona "Devlet Ağa" derdi.
Günün birinde... Alpaslan Türkeş "Bana lazımsın... Gel" dedi.
Ertesi gün... Üniversiteye istifasını verdi.
"Gitme... Profesör olacaksın...
Dekan olabilirsin" diyenlere "Hayır" dedi:
- Başbuğum çağırıyor...
Gideceğim.
Devlet Bahçeli... Bıkmadan usanmadan tarlaya tohum eken bir çiftçi gibi... Siyasette "Hep tohum ekti... Örgütle ilgilendi... İş kuracak olana yardım etti... Evlenecek olana destek verdi." Karşılığında... Kimseden bir şey "Beklemedi... İstemedi." Ama... Gerektiğinde... "Şu iş şöyle olacak" dedi... Tavır koydu... Son sözü söyledi.
Bunun son örneği... "Anayasa değişikliği... Cumhurbaşkanı'nın konumu" ile ilgili "Gündem belirleyen" tutumu ve söylemi.
Kimse onun tavrında "Son dakika değişikliği" beklemesin.
Kuralcıdır... Merttir... Cesurdur... Bir söz ağzından çıktıysa, ne pahasına olursa olsun arkasında durur.