Batum'a gelince... Anılarımız tazelendi...
Zaman tünelinde gezindik...
"Başbakan Özal" Sanayi ve Ticaret Bakanı Şükrü Yürür ile Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli'yi çağırdı:
- Moskova'ya gidin... Tiflis'e gidin... Batum'a gidin... Ve bana bir rapor getirin.
Yürür ile Pakdemirli "Gittiler", sonra da Özal'a rapor getirdiler:
- Gürcistan sınır kapısını (Sarp) açmamız lazım.
Özal, Şükrü Yürür'ü "4 kez daha" Rusya'ya gönderdi... Yine rapor istedi.
Şükrü Yürür... Özal'a dedi ki:
- Ruslar şeker istiyorlar... Başka şeyler istiyorlar... Ama en büyük ve acil ihtiyaç... Sarp sınır kapısının açılması.
"Konu" Bakanlar Kurulu'nda ele alındı.
İki bakanlık... Dışişleri ile Milli Savunma... "Sarp sınır kapısının açılmasına" karşı çıktı.
Ama Başbakan Özal son sözü söyledi ve konuyu kapattı:
- Sarp sınır kapısı açılacaktır.
Açıldı... 1989... Biz de vardık... Şöyle ki...
Bir gece... Başbakan Turgut Özal aradı:
- Yarın seni Sarp'a götüreceğim...
Sınır kapısının açılışına.
Ertesi gün... Turgut Özal'ın uçağına bindik... Ve bir "Karadeniz türküsü" dinledik:
"Ben giderim Batum'a,
Batum'un batağına,
Bahçenizden içeri,
Al beni otağına."
Türkü bitti... Özal duygulandı... Ve şöyle dedi:
- Batum bizim için bir bataklık değil, göreceksin komşu kapısı olacak.
Sınır kapısı törenle açıldı... Sınırın iki yanındaki insanların... Akrabaların...
Kucaklaşmaları gözleri yaşartan bir manzaraydı.
Turgut Özal'ın dediği çıktı...
Sarp şimdi komşu kapısı... Batum "Komşudan da ileri... Akraba gibi."
Özal erken öldü... Bu günleri göremedi...
Rahmetle anıyoruz.