Siyaset... Çileli iştir... İddian olacak... İnancın olacak... Sabretmesini de bileceksin, mücadele etmesini de.
Süleyman Demirel, Çankaya'ya çıkana kadar neler çekti... Başına gelen, pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Bülent Ecevit... 1980'de Zincirbozan'a sürüldü... Sonra Ankara'da hapse atıldı.
Necmettin Erbakan... İhtilalde İzmir-Uzunada'ya sürüldü... Döndü, gözetim altına alındı... Yıllarca yargılandı.
Alparslan Türkeş... Erbakan Hoca gibi İzmir-Uzunada sürgünüydü... Hapiste ne çileler çekti... İdamı istendi... Yıllarca yattı.
Örnekleri çoğaltabiliriz...
Sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a getireceğiz.
Parti kurdu... Meydan meydan dolaştı... Ama kendisi "Milletvekili adayı" olamıyordu.
Zira... Adaylığı "Yüksek Seçim Kurulu tarafından" reddedilmişti.
Son çare... Bir ümit... "Yüksek Seçim Kurulu'na tekrar başvurdu."
"Kararın düzeltilmesi" talebinde bulundu. YSK toplandı... "Konuyu" görüştü... Ve...
İşte böyle bir gün... 2002 yılının 24 Eylül günü... Yüksek Seçim Kurulu kararını verdi:
"-............ YSK kararları kesinlik niteliği taşıdığı için... Recep Tayyip Erdoğan'ın karar düzeltme talebi reddedilmiştir."
Sonunda... Seçim yapıldı... Ak Parti tek başına iktidara geldi.
Ama... Genel Başkan Erdoğan Meclis'e giremedi.
Gerisini anlatmaya gerek yok... Biliyorsunuz.