Mütevazı... Kimseye tepeden bakmaz... Kemaliye'nin bir köyünden çıkmış, Ankara'da "Sanat okuluna" gitmiş bir köy çocuğu.
Okuyabilmek için sabahları simit, akşamları gazete satmış.
Sonra... Mühendis olmuş... Eğitimini Almanya'da sürdürmüş... Odalar Birliği'ne başkan seçilmiş... Milletvekili ve Bakan olmuş... Ama halktan hiç kopmamış... O bir dost adam.
Gaziantep'te dolaşırken "Ali Coşkun'un hikâyesi" aklımıza geldi.
Bir grup genç Ali Coşkun'u omuzlarına almışlar... Gaziantep'te.
"Türkiye seninle gurur duyuyor" diye tempo tutmaya başlamışlar.
Sonra... İçlerinden biri "Operasyon tamam... Büyüğümüzü daha fazla yormayalım" demiş.
Ali Coşkun omuzlardan indirilmiş.
Gerisini Ali Coşkun anlatsın:
- Bir ara elimi arka cebime attım... Cüzdanımın yerinde yeller esiyordu... Paralarım, kredi kartlarım, nüfus cüzdanım... Hepsi gitmişti.
Siyaset dersleri: 3
Her sakallıyı deden sanma, her alkışa sakın inanma.