Washington ile ilgili notlarımız sürecek.
Bugünü "Havaalanı konusuyla" bitirelim.
Dönüşte... Yine "Eziyet gibi" bir Washington-New York karayolu yolculuğu...
Hem de ne eziyet... New York'ta "Havaalanı yolu" bir felaket.
Altyapı sorunlu... Trafik yoğun... Alternatif yol yok.
Ve nihayet John F.Kennedy Havaalanı'ndayız.
Bagaj ve bilet işleminden sonra... "Güvenlik" noktasındayız.
Güvenlik... Öylesine abartılı ki...
"Ayakkabılarınızı" çıkarmak zorundasınız... İstisnasız herkes. Ayakkabısını çıkarana "Galoş" veriliyor mu diye soracak olursanız... "Hayır."
Güvenlikten "Çorapla" geçiyorsunuz.
Yerler kirliymiş... Çıplak ayakla veya çorapla dolaşmak doğru değilmiş... Kimin umurunda. Dönüşte... Uçağımız rötarlıydı.
"Business Lunch"a gittik.
Atatürk Havalimanı'ndaki Business Lunch nerede, New York'taki nerede?
Misal... Bizimki "Gökdelen", New York'taki ise "Gecekondu."
Bizdeki "Zengin çeşitleri olan" bir lüks lokanta... New York'taki "Sokağın köşesindeki esnaf lokantası."
Aynı "Benzetmeyi, kıyaslamayı" iki havaalanındaki "Satış yerleri... Mağazalar... Duty Free'ler" konusunda da yapabiliriz.
Bizdeki... "AVM" büyüklüğünde.
New York'taki... Sanki... "Mahalledeki üç beş dükkân."
Gözünü seveyim ülkemin.
Yarın... Washington'dan birkaç izlenim.