Nice'ten Cannes'a gelirken...
Yolda... Sohbet ederken...
Söz "Yabancıya mülk satışından" açıldı.
Yani... "Vatan toprağı" meselesi.
Bir sivil toplum lideri... Yol üzerindeki evleri gösterdi:
- Buralar Fransa'nın vatan toprağı değil mi?.. Satıyorlar...
Parayı ceplerine koyuyorlar...
Fransa'dan ev alan, Fransız'ın vatanını mı almış oluyor?..
Söyleyin Allah aşkına, haksız mıyım? Gülerek yanıt verdik:
- Haklısınız ama alacağınız yok. Sonra da... Yol boyunca... Vakit geçirmek için...
"Bazı anılardan" söz ettik.
Örneğin... Turgut Özal, Başbakan Yardımcısı iken...
Bir "Çalışma" yapmıştı. "Yabancıya mülk satışına" dair...
Özal "Hazırlığını" Bakanlar Kurulu'na getirdi...
Anlatmaya başladı.
Ama 2-3 dakika konuşmuştu ki... Sözü kesildi.
Özal'a "Şehit kanları ile sulanmış vatan toprağını ABD doları karşılığında yabancılara satmak mı istiyorsunuz?" denildi.
"Hiçbir bakandan destek göremeyen"
Başbakan Yardımcısı Turgut Özal da "Önerisini geri çekti."
Biz bunları anlatınca... Genç bir sivil toplum lideri sordu:
- O tarihte Başbakan "Emekli Oramiral Bülent Ulusu" idi. Değil mi? "Evet" dedik.
- Başbakan Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanıydı...
Hükümette de 4 emekli general vardı... İçişleri... Milli Eğitim... Gümrük ve Tekel... Sağlık.