Oradaydık... Mahkeme salonunda... "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası" görülüyordu.
Alpaslan Türkeş "İdam talebiyle" yargılanıyordu.
Savcı... "En önemli delil" diyerek...
Elindeki "Belgeyi", mahkeme başkanına uzattı:
- İki örgüt evinin kirası bizzat Türkeş tarafından ödeniyor...
İşte banka kaydı... İşte kira kontratı. Mahkeme başkanı önce "Savcının gösterdiği" belgelere baktı...
Sonra da... "Sanık" Alpaslan Türkeş'e.
Mahkeme heyetine göre savcının elindeki "Kanıt" öylesine sağlamdı ki...
Acaba... Türkeş bu "Önemli belge" karşısında ne diyecekti?
Türkeş ayağa kalktı. "Savcının elindeki belgeler doğru" diyerek söze başladı:
Bulgaristan'dan göçmen olarak gelmiş iki aileye yardım ediyorum.
Bunu kendi cebimden yapıyorum.
Kiralarını ödüyor, evlerine bulgur, şeker, yağ gönderiyorum.
Yardım Allah rızası için yapılır... Kimseye söylenmez.
Şimdi... Bu 2 fakir aileye yaptığım yardımı herkes öğrendi... Bundan üzüntü duyuyorum.
Bulgaristan'dan gelen o insanlardan da özür diliyorum.
Başbuğ'un bu sözleri karşısında... "Ağlayanlar" olmuştu.
Savcı ise... "Şok olmuştu... Donmuştu."
Toplumun gözünde... MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası... "O gün" çökmüştü.
Bugüne gelince...
Alpaslan Türkeş "Milyonların kalbinde" yaşıyor.
Başbuğ'u idamla yargılayanları ise...
Kim hatırlıyor?