Seneler önce... 2002'de... Ak Parti tek başına iktidara gelince...
Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan "Süleyman Demirel'i aradı."
Buluştular... Kuleli Sokak'ta... "Demirel'in bürosunda."
Ve uzun uzun konuştular...
Dünden... Günden...
Dünyadan... Türkiye'den.
2004'te... Demirel bir kaza geçirdi... Düştü, ayağı kırıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aradı... Ve Güniz Sokak-31'e geldi.
Geçmiş olsun ziyaretine... 30 Aralık 2004.
Aradan 10 yıl geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu defa "Başsağlığı" için...
"Geçmiş olsun" demek için... Demirel'i ziyaret etmek istedi.
Tayyip Bey'in de, Süleyman Bey'in de... En uygun zamanları... "Önceki gündü."
Ziyaret "1 saat" sürdü.
Televizyonlar "Uzun uzun" verdiler.
Gazeteler... "Birinci sayfadan."
Demek ki... Bu "Nezaket ziyareti" kamuoyunun hoşuna gitmiş.
Dün... Sohbet ederken...
Demirel'e "Siyaset nezaket işidir... Siyasette, nezaket de gerekir" dedik.
Demirel "Evet" diye konuştu:
- Siyasette iki şey çok önemlidir... Nezaket ve güven... Siyaset, nezaket işi olduğu kadar, birbirine itimat etmek işidir de.