Üçüncü Sultan Murat...
Müziğe çok meraklıymış...
Mizaha da. "Sanatçıları" çağırırmış.
Güler, eğlenir ve onlara avuç avuç altın dağıtırmış.
Bir gün... Bir taklitçi... "Gösterisini tamamlamış."
Padişahtan "Armağanını" alacağı sırada... Ellerini kaldırmış:
- Yok, hünkârım!.. Bugün altın istemem... Yüz sopa isterim.
Bu sözler padişahın hoşuna gitmiş... Şaka sanmış.
Taklitçiye "Neden altın istemediğini...
Yüz sopa yemek istemesinin sebebini" sormuş.
Taklitçi: - Hele 50 sopa vurun...
Sonra soruyu sorun. Padişah "Vurulsun" deyince...
Taklitçi falakaya yatırılmış.
Başlanmış sopa vurulmaya...
Taklitçi... Ellinci sopayı yiyince... "Durun" demiş:
- Benim bir ortağım var...
Sopanın ellisini de ona vurun.
Padişah sormuş: - Ortağın kim? Taklitçi "Sultanım" demiş:
- Sarayınızdaki adamlarınızdan biridir ki... Sizden aldığım armağan ve bağışların "Padişaha seni ben tanıştırdım" diyerek, yarısını elimden alır... Efendimizden aldığım altınlara ortaktır...
Yüz sopanın yarısının onun olması gerekir. Padişah hemen "O adamı" getirtmiş ve elli sopa vurdurmuş.
Ve böylelikle... Taklitçi "Haraç vermekten kurtulmuş."