Okuyucumuz bilir... Zaman zaman "Eski Meclis tutanaklarından" söz ederiz.
Eskiden de siyasetçilerin "Ölçüyü kaçırdıkları" olurdu.
Eski tutanaklar da, milletvekillerinin birbirleri hakkında sarf ettikleri "Yakışıksız sözlerle" dolu.
Fakat... Hiç "Bugünkü gibi" olmamıştı.
Meydanlarda... Meclis komisyonlarında...
Meclis grup toplantılarında... TBMM Genel Kurulu'nda...
"Üslup" hiç bugünkü kadar "Ayağa düşmemişti."
Siyaset hiç böylesine "Seviye kaybetmemişti."
Siyasetçi... Kendi saygınlığına kendisi özen göstermiyor.
Siyasetçi, aynı Meclis'te görev yaptığı insanla...
Neredeyse saç saça, baş başa kavga etmekten çekinmiyor.
Sonra da... Milletin karşısına geçip "Barış, kardeşlik" diyor.
Siyasetçi... Kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Ve ne kadar acıdır...
Çevresindeki bir avuç "Çanakçı" da ona "Efendim, ne güzel konuştunuz...
Ağzınıza sağlık" diye alkış tutuyor.