Mehmet Yazar... Eski Bakan... Değerli dostumuz... Ağabeyimiz... Bazen şöyle der:
- Ben Kayseri'nin "Zayiat" sınıfındanım... Yani "Kayıp."
Kayserili ister ki... Çocuğu ticarete atılsın... Para kazansın.
Ağaç yaşken eğilir misali... Kayserili de çocuğuna simit sattırır, gazoz sattırır... Veya onu bir ustaya çırak verir.
Eğer çocuk "Ticareti başaramazsa... Meslek öğrenemezse..."
Artık o "Zayiattır."
Okula gönderilir... Liseye... Üniversiteye.
Babası Mehmet Yazar'a marul vermiş:
- Git sat, para kazan.
Mehmet Abi becerememiş... Zarar etmiş... Akşam eve başı eğik gelmiş.
Babası da "Senden tüccar olmaz... Sen Kayseri'de bir işe yaramazsın" demiş... Onu "Liseye... Üniversiteye" göndermiş.
Sonra... Mehmet Yazar, Yüksek Mühendis oldu... Milletvekili oldu... Bakan oldu.
Mehmet Yazar bunları gülerek anlatır ve ekler:
- Abdullah Gül de benim gibi... "Zayiat" sınıfından.