Cuma saat 22.00 suları...
Yemekten çıktık, otele dönüyoruz.
"Renkli ışıkların yanıp söndüğü bir mekânın" önünden geçiyoruz.
İçeriden taşan müziğe kulak veriyoruz:
"Emirdağ'dan bir geçmeylen yol olmaz,
Altın yere düşmeylen pul olmaz."
Giriyoruz... Kalabalık...
Müşterinin çoğu "Yabancı... Her milletten."
Sahnede "Emirdağlı Mustafa Avşar."
Elinde sazı... Bizim türküleri bazen "Flamanca" söylüyor... Bazen Türkçe...
Çoğu "Gurbet türküsü."
Kendim gurbet elde gönlüm sılada... Mevlam sen eriştir bizi murada.
Gönül gurbet ele varma... Ya dönülür ya dönülmez.
Emirdağ'a vardım sabaha karşı. "Yabancılar" bizim türkülere bayılıyorlar.
"Türkler..." Mekânda on Türk varsa "Dokuzu Belçika doğumlu." Türkçe türkülerle eğleniyorlar.