Seçim yapıldı... 12 Ekim 1969...
Adalet Partisi "Yüzde 46.55" oy aldı... Tek başına iktidar oldu. (CHP 27.37)
Başbakan Demirel'in bazı politikaları ABD'yi rahatsız etmeye başladı... "Uzun hikâye."
Önce
Adalet Partisi'nin "İçi karıştı."
Yolsuzluk iddiaları... "Dosyalı muhalefet."
Sonra gençlik hareketleri... "Üniversitelerde boykotlar, işgaller."
Ardından muhtıra geldi... "12 Mart 1971."
Başbakan'a bağlı olan MİT, "Başbakan'a muhtıra hazırlığından hiç bahsetmedi."
İhsan Sabri Çağlayangil'in sözlerini hatırlatalım: "Muhtıranın gerisinde CIA var... ABD var."
Demirel gönderildi... "Nihat Erim Başbakan yapıldı."
Bir not... Hükümet sözcüsü İsmail Arar'a soruldu: "Demirel ileride tekrar Başbakan olabilir mi?" İsmail Arar'ın yanıtı: "Güldürmeyin beni."
O süreçte askerler gördüler ki... Adalet Partisi "Erimiyor."
Ayrıca... "Taban" Demirel'i terk etmiyor.
Hemen "Yeni bir senaryo" uygulandı.
Adalet Partisi'nin "Temsilciler Meclisi" toplanmıştı... En üst karar organı.
Toplantı sürerken... Saat 13.00'te..."TRT'de bir haber yayınlandı."
Haberin özeti:
1. AP Temsilciler Meclisi bir tebliğ yayınlamıştır.
2. Buna göre... Demirel, AP Genel Başkanlığı'ndan ayrılmıştır.
3. Yeni genel başkan kongrede seçilecektir.
4. Kongreye kadar genel başkanlığı Çağlayangil yürütecektir.
Unutmadan...
Askerler, TRT'nin başına bir "General" getirmişlerdi: Musa Öğün.
Sonra neler mi oldu?
AP Temsilciler Meclisi zehir zemberek bir açıklama yaptı: "TRT'nin haberi asılsızdır...
Demirel partinin başındadır." Özetle... "Tezgâh, senaryo" şuydu:
Madem Adalet Partisi erimiyor...
Öyleyse Demirel gitsin. Demirel direndi... Gitmedi... Uzun hikâye.