Babası da böyleydi... Beşar Esad'ın babasından söz ediyoruz. Sene 1993...
Aylardan ocak.
Başbakan Demirel, Suriye'ye gitti... Heyette 4 de bakan vardı:
Hikmet Çetin, Necmettin Cevheri, Cavit Çağlar, Mehmet Batallı.
Şam'da... Hafız Esad'ın sarayında... Demirel, Hafız Esad'a "Biz dost ve komşu iki ülkeyiz" dedi:
- Ama siz terörist başını burada barındırıyorsunuz... Koruyorsunuz... Bu yaptığınız dostluğa sığar mı?... Komşuluğa sığar mı?.. Müslümanlığa sığar mı?
Hafız Esad "Ülkemde böyle biri yok" diye tepki gösterdi:
- Abdullah Öcalan Suriye'de değil.
Demirel "Suriye'de" diye ısrar etti:
- Türk gazeteciler geliyorlar... Suriye'de onunla röportaj yapıyorlar... Türkiye'ye dönüp yazıyorlar.
Hafız Esad "Hayır... Kesinlikle... Olamaz" demeyi sürdürdü:
- Sözünü ettiğiniz kişi Suriye'de kalmıyor.
Başbakan Demirel elini cebine attı ve bir kâğıt çıkarıp Hafız Esad'a uzattı:
- İşte Abdullah Öcalan'ın şu anda Şam'da ikamet ettiği evin adresi... Telefonu da var... İsterseniz hemen arayabilirsiniz.
Hafız Esad şaşırdı... Bozuldu... Ve "Bakacağım, araştıracağım" diyerek, Demirel'in uzattığı kâğıdı alıp cebine koydu.
Sonra... Ne mi oldu?
Hafız Esad "Abdullah Öcalan'ı ülkesinde barındırmaya... Onun çalışmalarına göz yummaya... Onu korumaya" devam etti... Yıllarca.
1993'te, Demirel'in Suriye ziyaretinde biz de vardık.
"Demirel-Hafız Esad" diyalogunu iyi biliyoruz... Özetleyerek yazdık.