Yargıtay'a bir adam gelir... 50-55 yaşlarında.
Kırıklar, sargılar içinde... Eşinin yardımıyla yürüyebilmekte... Adam sanki bir canlı cenaze.
Hâkimler, adamı dinlerler:
Ege Üniversitesi'nde profesörüm... Talihsiz bir ölümlü trafik kazası geçirdim.
Sekizde iki kusurlu bulundum.
Olay yeri, yaşadığım şehre uzaktı... Yaralıydım... Duruşmaya gidemedim.
Mahkeme beş ay hapis cezası vermiş... Tecil etmemiş.
Önemli değil... Kaderde bu da varmış... Yatar çıkarım.
Ama mahkeme kararına şöyle yazılmış: Geçmişteki hali ile ahlaki temayüllerine göre, cezasını takdiren paraya çevirmeye ve tecile gerek olmadığına...
Benim ne temiz geçmişim ne de ahlakım karalanabilir.
* Karardan geçmişim ve ahlakımla ilgili sözlerin çıkarılmasını arz ederim.
Adam başlar hüngür hüngür ağlamaya.
Hâkimler üzülürler... Dosyaya bakarlar... Adamın "Geçmişteki hali ve ahlakıyla ilgili" olumsuz bir şey yok.
Ve yerel mahkemenin kararını bozarlar.
Mehmet Uygun, Yargıtay'da "Yerel mahkemenin kararını" bozan hâkimlerden biri.