Çoğunluk sistemi... Dar bölge sistemi... İki turlu seçim sistemi... Barajlı sistem... Orantılı temsil sistemi... Yeter mi? İsterseniz daha sayabiliriz.
Çok partili siyasi yaşam döneminde "Pek çok sistem denedik."
Her seçim sisteminin "Yararlı yönleri" olduğu gibi, "Sakıncalı yönleri" de var. Burada "Olmazsa olmaz" denilecek nokta şu: "Yönetimde istikrar, temsilde adalet."
"İstikrar"ile "Adalet" arasındaki dengeyi tutturabilmek çok önemli.
Örneğin...
1950 seçimlerinde sandıktan "Yönetimde istikrar... Güçlü yönetim" çıktı ama...
"Temsilde adalet" çıkmadı.
Dilerseniz biraz daha açalım... 14 Mayıs 1950 seçimlerinde...
* Demokrat Parti... Yüzde 52 oy... 420 milletvekili... Ve Meclis'te yüzde 86.2'lik bir temsil gücü.
* CHP... Yüzde 39.4 oy... 63 milletvekili... Temsil yüzdesi ise 13. Hani...
Nerede denge?