Seneler öncesi... 1951... Ermenek'te bir adam ölür.
Karısı, ölen adamın mezarını açar... Ciğerlerini söker... Ermenek sokaklarında dolaşır... Bağırır:
- Kocam, doktor hatasından öldü.
"Hükümet tabibi" Hüseyin Ersoy yargılanır... Beraat eder.
Sonra... Ölen adamın oğlu hukuk okur... Askere gider... Yedek subaylığı bitince, orduda kalır... Subay olur.
Binbaşı rütbesine kadar yükselir.
Ve "babasının ölümünden sorumlu olduğuna inandığı doktoru" arar, bulur.
Gider "Prof. Dr. Hüseyin Ersoy'un muayenehanesini basar... Doktoru silahla gözünden yaralar."
Yargılanır... Cezai ehliyeti olmadığı anlaşılır... Ordudan atılır.
"Akıl hastanesi" mi dediniz?.. Bir süre sonra hastaneden çıkarılır.
1985'te... Elinde çifte tabanca... Kızılay Meydanı'nda etrafa kurşun yağdırır.
Cezai ehliyeti yok... Yine serbest.