Erdal Şafak konuyu tam da zamanında gündeme oturttu, soruyu tam da zamanında Başbakan'a sordu.
"Konu" da, "soru" da, "Başbakan'ın yaklaşımı" da, kamuoyunda karşılık buldu.
"Akil adamlar" olayından söz ediyoruz.
"Terörün sona ermesi için söyleyecek sözü olan kanaat önderlerinin" buluşmasından...
"Akan kanın durması için" onların görüşlerinden yararlanılmasından.
"Beytüşşebap olayı" bu girişimi durdurmamalı.
"Ortak akıl" arayışı, askıya alınmamalı.
Madem "akil adamlar" konusuna girdik... "Bir şeyi" söylemeliyiz.
Cemil Çiçek... Yılların siyaset ve devlet adamı.
Tecrübe küpü.
Saçlarını değirmende ağartmadı.
Kamuoyunda "karşılığı olan" bir şahsiyet.
"Akil adam" arıyorsak... İşte akil adam... Hem de Meclis Başkanı.
Cemil Çiçek'in ailesinde de "terör kurbanı var."
Cemil Çiçek'in de "ciğeri yanıyor."
"Bir şeyler" yapmak istedi... Herkesi "elini taşın altına sokmaya" davet etti...
Bir "mutabakat metni" yazdı... "Üzerinde konuşulsun" dedi.
Çağrısına "kamuoyu da katıldı" fakat...
Siyaset sektörünün Cemil Çiçek'i bir "linç etmediği kaldı."
Pek çok siyasetçi, Çiçek'in "saygı duyulması gereken" girişiminin arkasında "başka niyetler" aradı.
Öküzün altında buzağı aramak misali.
Cemil Çiçek, "sadece şehit cenazelerinde mi bir araya geleceğiz?" demişti.
Maalesef yine öyle olacak.
Çiçek'in "mesajına" burun kıvıranlar, bu defa da Beytüşşebap şehitlerinin ardından, yan yana saf tutacaklar.