Edirne'de Ali Abi'yi çok seviyorlar. Bakanlığı döneminde, hizmetleriyle "iz bırakmış."
Önde Ali Coşkun... Arkasında bizler... Yaşar Öncan... Mahmut Yiğit... Hamama gittik... Gece yarısı.
Dediler ki:
Efendim, son anda 40 kişilik bir turist grubu geldi... Geri çeviremedik.
Ama sizleri hiç geri çeviremeyiz.
Tabii 40 kişilik grup içerdeyken, sizi hamama almak gibi bir saygısızlığı hiç yapamayız.
Efendim... Sizler hamamın kadınlar bölümünde yıkanacaksınız.
Kadınlar hamamı kapalı... Sabah açılacak... Ama sizin için özel olarak açacağız.
Kese... Masaj... Ne isterseniz emrinizde.
Dış kapı demirden... Çifte kilitli... Güvenlik tam... Kuş uçurulmuyor. Kimse "kadınları rahatsız etmesin" diye.
Sonra avlu... Ve ikinci kapı... Ve kapının üstündeki yazı:
"Saray Hamamı... Kadınlar Bölümü... Turkish Bath... Women's Department."
Kadınlar hamamı "ertesi gün için hazırlanmış... Tertemiz." "Mis gibi" kokuyor.
Musluklar süslenmiş... Kırmızı tüllerle. Ertesi gün "gelin hamamı" olmalı.
Nasıl da yorulmuşuz... Sıcacık hamamda yıkandık... Keselendik... Rahatladık...Oh!.. Dünya varmış.
Ali Abi "usul, makam" bilir. Sesi de güzeldir.
Güfteleri, besteleri vardır... TRT repertuarına bile girmiştir.
Ali Coşkun hamamda bize öyle güzel bir müzik ziyafeti çekti ki.
Yarın... Edirne'den son yazı: Müzikle tedavi.