1980 ihtilali sonrasıydı... Demirel "Güniz Sokak-31'de, dört duvar arasındaydı."
Samsunlular balık getirmişler, bir akşam Demirel'i "balık yemeye" davet ettiler.
Demirel yemekte duygulandı, bir "teşekkür konuşması" yaptı:
- Samsun'un dağına, taşına, uçan kuşuna benden selam götürün.
TERCÜMAN'ın yazarıydık... Yemekte biz de vardık.
Demirel'in "dağa, taşa, uçan kuşa gönderdiği selamı" yazdık.
Ve yazının çıktığı gün Süleyman Demirel "Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'na" çağrıldı... Sözle ve yazılı bildiriyle uyarıldı.
Tabii "bir uyarı da bize."
Yine "uzun hikâye... Biz kısaca değiniverdik işte."