Adnan Menderes "çok iyi biliyordu." "Din eksenli" ya da "şeyhlere aşiretlere dayalı" bir siyasi çizgi izlemiyordu ama..
"Türkiye gerçeğini" de göz ardı etmiyordu.
Örnek 1:
Menderes ile Said Nursi arasında "kırmızı telefon" misali bir iletişim köprüsü vardı... Mesaj geliyor, mesaj gidiyordu.
Örnek 2:
Güneydoğu'nun önemli "liderlerinden" Şeyh Selahattin İnan (Kamran İnan'ın babası), "Menderes'in milletvekillerindendi."