Oturduk, uzun uzun sohbet ettik:
- Eeee, daha daha ne var ne yok Nihat Bey?
- Ne olsun abi... Yusufeli burnumda tütüyor... Bilir misiniz, Yusufeli hapishanesinin kapısı kilitli... Kilit pas tutmuş... Suç yok ki suçlu olsun.
- Günler nasıl geçiyor burada?
- Serdar'ın maçlarına gidiyorum... Erkek torun var, ellerinden öper, 5 yaşında... Ne yapacağım biliyor musunuz?
- Ne yapacaksın?
- Torunu da futbolcu yapacağım... Bu yıl başlatacağım... Spor iyidir... Çocuk bozulmaz, yanlış yola sapmaz.
- Memlekete bir diyeceğin var mı?
- Giderseniz, Yusufeli'nde bir tas su da benim namıma için.