Gerçi, daha önce de biliyorduk ama bu hafta sonu iyice kanaat getirdik ki bizim millet "iki konuda" AB'ye de meydan okur, ABD'ye de...
1-Siyaset bilimi.
2-Futbol.
Cuma, Cumartesi, Pazar...
Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Düzce...
"Bir kez daha" gördük ki:
Herkes Anayasa'yı Prof. Dr. Burhan Kuzu'dan da iyi biliyor, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ten de.
Yine herkes futbolu Fatih Terim'den de iyi biliyor, Rıdvan Dilmen'den de Ömer Üründül'den de.
***
Maç devam ediyor.
Biz de "futbol yazısı yazmak için" sürekli not alıyoruz. Ama TEM otoyolundaki tesiste gürültü had düzeyde.
Millet "Var mısın bahse?.. Varım bahse... Nesine? Kravatına, gömleğine" derdinde.
"Bir konuda daha" iyice kanaat getirdik:
Bizim millet "Bahis tutuşmaya" meraklı.
Çevremiz "ana baba" günü.
Biri bize diyor ki "şöyle yaz." Öteki diyor ki "Hayır böyle yaz."
Evet evet kanaatimiz kesin "sağımız solumuz önümüz arkamız" spor yazarı dolu.
Kimi "ilkokul mezunu", kimi "üniversite."
Ama hepsi de en usta spor yazarını cebinden çıkaracağı düşüncesinde.
***
Neyse, maçı izlemeye devam...
Düdük çaldı, hakem serbest vuruş verdi.
Aynı anda da "tesisteki cemaat" bölünüverdi.
Konu "serbest vuruşu kimin kullanacağı."
Dedik ya "bizim millet otorite."
"Kanaatimiz" şu:
Biz "bölünmeye" meraklıyız.
"Bölünmek, kamplaşmak için" bahane arıyoruz.
Örneğin "korneri kimin atacağı konusu bile" bölünmemize yetiyor.
"Tesiste" şoför de var doktor da, mühendis de var ecza deposu sahibi de.
Çok kişi sık sık "yer değiştiriyor."
"Uğurlu gelir" diye.
Birkaç kişi "ellerini kilitliyor."
"Rakip takım santrforu topu vuramasın" diye.
Bizim millet bunlara ciddi ciddi inanıyor.
***
Spor Müdürümüz Emrah Kayalıoğlu arıyor:
-Abi, maç yazısı bekliyoruz...Yazıyorsun değil mi? Aman acele et.
"Olur" diyoruz ve "maç yazısına" başlıyoruz:
"Ve hakem Cüneyt Çakır dev maçın bitiş düdüğünü çaldı: Galatasaray: 0 - Fenerbahçe: 1"