Mehmet Oymak'ın 204 sayfalık kitabının 101 ve 102'nci sayfaları "Çiğköfteye ayrılmış."
Bu bölümü "özetle" sunalım.
***
Hz. İbrahim döneminde bir Urfalı, ceylan avına çıkar. Günler sonra avıyla birlikte eve döner:
- Hanım, yemek yap.
- Bey ne yazık ki evde odun kalmadı... Nemrud'un adamları yakacak ne varsa topladılar... Hz. İbrahim'i atacağı ateşi yakmak için.
***
Adam,
"yine de yemek yapmak için bir çare bul" der. Kadın, ceylanın budundan bir parça et çıkarır. Taşın üstünde, bir başka taşla ezer. İçine biraz da bulgur katar.
Bu sırada bir haber gelir:
- Atıldığı ateş, Hz. İbrahim'i yakmadı.
***
Karı koca hemen
"olay yerine" koşarlar... Et-bulgur ezmesi de kadının yanındadır. Görürler ki;
Hz. İbrahim'in atıldığı ateşin yerinde pınarlar kaynamakta, çevresinde çeşit çeşit güller açmaktadır.
Kadın yerlerdeki yeşillikten bir miktar toplar.
Yanında getirdiği ete, bulgura karıştırıp, yoğurur. Ve meşhur
çiğköfte ortaya çıkar.
***
Sokaktaki Urfalı
"işte kitap" diyor:
- Çiğköfte, Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı günün bir anısı olarak, sözde değil özde bizim yemeğimizdir.