Başbakan İsmet İnönü, TBMM Genel Kurulu'na "muhterem efendiler" diye hitap ediyor ve... "Basına dair" bazı şeyler söylüyor.
Örneğin:
- İktidar gücünün sarsıldığı bir zamanla, fırsattan istifade eden gazeteler, hükümeti devirebilirler... Bu öteden beri heves edilmiş bir mevzu olmuştur.
***
İnönü:
- Muntazam, şuurlu, muayyen bir hedef aleyhine yöneltilen propagandanın zamanla sarsamayacağı hiçbir kuvvet yoktur.
Meclis'in tepkisi... Tutanaklardan:
"Doğru."
***
Başbakan'ın
"başka eleştirileri" de var.
* Matbuat ne marifetler yapıyor... Bu hususta görmediğimiz tecrübe, görmediğimiz misal kalmamıştır.
* Mahkemeye giderler, daha dava yapılmadan, kamuoyunda, hâkimler üzerinde tesir yapmak için şantaja girişirler.
* Matbuatın şu şirkete, bu şirkete müracaat ederek şantaj yaptıklarını dahi işitmişimdir. (Çok, çok sesleri.)
***
Başbakan'ın
"ağır eleştirilerine" gelen alkışlar,
"doğru" diye onaylamalar gösteriyor ki...
"Dönemin Meclisi" basından yana çok dertli.
Öyleyse
"çare" nedir?
***
"Çare... Yine basın özgürlüğü" başlıklı yazımıza göz atar mısınız?