Koskoca Demirel "12 Eylül'ün ayak seslerini" duymamış mıydı?
Ecevit, Erbakan, Türkeş "ihtilalin gelmekte olduğunu" bilmiyorlar mıydı?
Ama hiçbiri "kaçmayı" akıllarının ucundan bile geçirmediler.
***
Demirel
"Hamzakoy sürgünü" sonrası, bir de
"Zincirbozan sürgünü" yaşadı.
Haydi
"birincisine" gitti, istese ikincisinden kaçamaz mıydı?
Ecevit
"Hamzakoy sürgününün" ardından,
"hapis cezasına mahkûm edildi."
"Kaçmadı", tıpış tıpış cezaevine girdi.
***
12 Eylül yönetimi, Deniz Baykal'a
"Zincirbozan'a gideceksin" dediğinde.
Deniz Bey isteseydi, Antalya'da bir tekneye biner ve kaçar giderdi.
Ama o
"bavulunu aldı, Zincirbozan yolunu tuttu."
"Zincirbozan sürgünü" açıklandığı zaman İhsan Sabri Çağlayangil
"yurtdışındaydı."
Dönmeyebilirdi.
Zincirbozan'dan
"sıyırabilirdi."
Ama İhsan Sabri Bey
"ilk uçağa bindi, geldi."
"İstikamet Zincirbozan..."
***
Recep Tayyip Erdoğan
"hapse mahkûm edilince" yurtdışına kaçamaz mıydı?
"Nasıl olsa Rahşan affı çıkar" diye, Avrupa'da
"paşalar gibi" yaşayamaz mıydı?
"Bunu" yapmadı,
"ver elini hapishane" dedi.
***
Hem
"Başbakan olacağım" diye yeri göğü inleteceksin...
Hem de sıkıyı görünce
"Fransa'ya firar edeceksin."
***
Siyaset
"güreş gibidir."
Galip gelmek de vardır, tuş olmak da.
Ama
"firar" hayır.