Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'le dün bir süre sohbet ettik.
Konu "dinlenen telefonlar."
1. Devlet, suçla mücadele için "mahkeme kararıyla" telefon dinliyor.
Bu noktada "sorun yok."
2. İstihbarat örgütleri "yasaya dayalı olarak bilgi toplamak amacıyla" telefon dinliyor.
Burada da "sorun yok."
***
Cemil Çiçek:
- Ama bir de "yasal olmayan" dinlemeler var... "Mahkeme kararına" dayanmayan... Bu suç... Ve cezası da belli.
***
Sanıyoruz "asıl sorun" şurada:
1. Ya mahkeme kararı dışındaki dinlemeler "yeterince yargıya intikal etmiyor."
2. Ya da "yargı ağır işliyor."
Toplumda "yasadışı telefon dinleyenin hapse atılmadığı" inancı yaygın.
***
- Sayın Çiçek... Bu dinleme işi ne zaman başladı... Dinlemede başıbozukluğun miladı nedir?
- Bu aletler icat edildiğinden bu yana kanunsuz dinleme olmuş ki, kanun yapılma ihtiyacı doğmuş.
***
Bırakın "yasadışı" dinlemeyi...
İki kişi arasındaki telefon konuşmasını, "taraflardan birinin" banda kaydetmesi bile suç.
"Bunu dışarı sızdırmak" suç.
"Medya aracılığıyla yaymak" katlamalı suç.
Cemil Çiçek "yasaları" okudu.
"Cezaları" söyledi.
Ortada bir "yasal boşluk" yok.
***
Ortada "ilginç bir durum" var:
Yasa "mükemmel" fakat "yasadışı dinleme" yaygın.
Başbakan, bakanlar, parti başkanları, milletvekilleri zaman zaman "telefonum dinleniyor mu" kuşkusunda.
***
Görev yine "yargıya" düşüyor.
Yasadışı dinlemeleri "gecikmeden cezalandırma" görevi.