Ne seçimdi ama!.. Son olaya (helikopter kazası) kadar, yerel değil de "genel seçim" havasına girilmişti.
Nüfusu 3 bin olan beldede de, 3 milyonluk kentte de "yerel sorunlar" ikinci plana itildi.
"İş" iktidarmuhalefet "hesaplaşmasına" döküldü.
***
Hiçbir seçimde medya, bu seçimdeki kadar "birkaç noktaya" odaklanmamıştı.
Gözler "İstanbul'a çevrildi."
Ankara'yla İzmir konuşuldu.
Gazeteler-TV'ler "Diyarbakır'a kitlendi."
Diyarbakır'da kimlik siyaseti hizmet siyasetinin önüne geçti.
***
* Ocağa ateş düşmüş, ekonomi geri geri gidiyor.
* İşsizlik artıyor.
* Fabrikalar kapanıyor.
***
Tayyip Bey "kendi stratejisini" dikkatle uyguladı.
1. CHP'ye ve Deniz Baykal'a "yüklendi babam yüklendi."
2. Ve "bir medya grubunu" açıktan "hedef" haline getirdi.
3. Böylelikle "krizin, diğer konuların" tartışılmasını engelledi.
***
Muhalefet "gündem belirleyemedi."
Tayyip Bey'in gündeminin "peşine takıldı, kaldı."
"Başbakan'a laf yetiştirmekle" uğraştı.
***
Sonuç:
* Tayyip Bey'in "taktiği" tuttu... Seçimde "asıl sorunlar... Ekonomi... İşsizlik" gündeme gelemedi.
* Başbakan "bir medya grubuna" vurdu ama... Muhalefet o medya grubunu "açıktan, yüksek sesle" savunmadı... Böylece Tayyip Bey "gol atmış sayıldı."
* Muhalefet "vizesiz Avrupa" gibi, "eğitim" gibi, "tırmanan işsizlik" gibi konuları meydanlara taşıma konusunda "ön hazırlık" sahibi değildi.