Büyükşehir'lerde "Ankara, İstanbul, Bursa, Adana, Kayseri, Gaziantep" gibi kentler AK Parti'de ama...
İzmir "CHP'de." Mersin "CHP'de."
Eskişehir "DSP-CHP karmasında." Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'de.
Diyarbakır "DTP'de."
***
Recep Tayyip Erdoğan eğer "yerel seçimde 2'nci olursam Genel Başkanlığı bırakırım" demeseydi de...
"Çıtayı" başka bir yere koysaydı.
Örneğin:
"İzmir'i, Mersin'i, Eskişehir'i, Çankaya'yı, Diyarbakır'ı alamazsam, Genel Başkanlık'tan çekilirim" deseydi...
İşte o zaman "meydan okumanın" rengi de, boyutu da, havası da, getirisigötürüsü de değişirdi.
***
Siyasette "gündem belirlemek" önemlidir.
Tayyip bey bazen "medyayla kavga ederek" gündemi belirliyor, bazen "Deniz Baykal'ı kızdırarak."
Şimdi de "avantajlı olarak girdiği yerel seçimle ilgili" meydan okuyor. Gazetelere "manşet" oluyor.
TV'lere "1'inci haber."
***
Not:
1. Kimse Tayyip beyin meydan okuması ile Özal'ın 1989'daki "Semra, otomobilin teybine koy bir kaset... Yerel seçimi kaybedersem çekilirim" şeklindeki meydan okumasını kıyaslamasın.
2. 1989'da "ANAP inişe geçmişti." Turgut Özal da "kalpten ve gözden" ameliyatlıydı.
3. Özal'ın karşısında "buldozer gibi Demirel" ile "Deniz Baykal takviyeli Erdal İnönü" vardı.
***
Ve son bir not daha:
1989'da "Özal'ın başına bir şey gelirse yerine kim geçer" konusu, sorusu, arayışı, kulisi, dedikodusu "içten içe başlamıştı... Elmanın içine kurt düşmüştü."
Bugün AK Parti'de "böyle bir şey" kimin haddine?