Gittiğimiz yerlerde bazen vali beyin, bazen belediye başkanının, bazen kaymakamın "kulağına eğilir" ve sorarız:
- Sağda solda ne kadar özürlü var?
- Onlarla ilgileniyor musunuz?
- Şehitlerin eşleri, çocukları kimseye muhtaç mı?
Tuncay Sonel, Of'ta kaymakam olarak göreve başlar başlamaz bir "araştırmaya" girişmiş:
- Of'ta kaç özürlü var?... Kaçı bayan, kaçı erkek?.. Hangi yaştalar?
- Kaç öksüz var, kaç yetim?.. Ne yiyor, ne içiyorlar?
- Gariplerin, fakir fukaranın isim ve adresleri.
***
- Kaymakam bey, Allah sizden razı olsun... Bu davranışınızdan dolayı kutluyoruz.
- Bu benim görevim... Özürlüye, öksüze yetime saygı göstermek zorundayız... Garibin, fakir fukaranın evlerini biz onaracağız.
Adımız kadar eminiz, kaymakam bey "söylediklerini yapacaktır."
Eski görev yeri Şanlıurfa-Birecik'te "868 özürlüye" sahip çıkmıştı.
Bunlardan 17'si "daha önce görmüyordu." Kaymakam bey ellerinden tuttu ve "gözleri açıldı, dünyayı görmeye başladılar."
Tuncay Sonel'i "yıllardır izliyoruz."
Of'ta da "izlemeye devam edeceğiz."