Salı günü akşam "Papa trafiği" Ankara'yı kilitlemişti. Adım atmak olanaksızdı. Biz de "komşuya" gittik: Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'ye.
Osman beyi arayan arayana... Siyasetçisinden (CHP'liler dahil) sanatçısına, TV yapımcısından üniversite hocasına kadar pek çok kişi. Söyledikleri aynı:
-Kutlarız, arkanızdayız.
***
Osman Pepe 7 yaşında yetim kalmış. 4 kardeşler. En küçükleri 1 yaşındaymış. Anneleri onları doyurmuş, okutmuş. Pepe:
-Yetim hakkı nedir bilirim... Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, milletin malını, ormanını kimseye yedirmem.
Müteahhitlik yıllarında Pepe'ye İstanbul'da pek çok yer teklif edilmiş. Pepe:
-Acarlar'ın yaptığı yerleri karış karış bilirim.
-O bölgelerde neden iş yapmadınız?
-Onlarca yer teklif edildi. Satın al, değerlendir dediler. Baktım, netameli yerler... Allah beni korumuş... Ya orada arazim olsaydı, böyle konuşabilir miydim?.. Böyle üstüne üstüne gidebilir miydim?
***
Bu arada İstanbul'a bir müjde... İstanbul'da "30 bin dönüm arazi"
ağaçlandırılacak. 5 milyon ağaç dikilecek.
2 milyonu "hemen."
***
"İsimler konusuna" girmek istemiyoruz. Sadece "çok şaşırdığımızı" söylüyoruz. Osman Pepe:
-Görüyorsunuz kimler çıkıyor kimler... Dükalık işte böyle bir şey.
-Sayın Bakan... Değer mi?
-Ağlayanın malı gülene hayretmez ki. Milletin malının üstüne oturmak günahtır... Ondan çıkmazsa çocuğundan çıkar... Çocuğundan çıkmazsa torunundan çıkar.
Osman Pepe bir ara "boşluğa" konuşuyor. Oda sanki "üst bürokrasiyle" dolu gibi. Sanki "emrindekilere" talimat veriyor:
-Arkadaş, herkes şunu iyi bilsin ki... Yamuk yok... Yamuk yapanı yakarım...Tutar pencereden atarım.