Nurten Öztürk Gelibolu yarımadasında en çok "tuvaletlerin halini görünce" kahroldu.
Yerli yabancı turist geliyor.
Tuvaletler bir "felaket."
Bırakın girmeyi, "yaklaşılır halde değil."
Çok kişi "ağaç altında ihtiyaç gideriyor."
***
Nurten hanım köylere "yeni tuvalet" yaptırdı yaptırmasına ama...
Bir köyde de "yeni bir uygulama" başlatmak istedi.
Nasıl mı?
***
İstanbul'da "18 kadın" ve "17 erkek için" modern bir tuvalet yaptırdı.
"Portatif" ama...
"Bina gibi" bir şey.
Tuvalet ancak "3 TIR ile" taşınabildi.
1 TIR da "tuvaletin deposunu" taşıdı.
***
Modern tuvalet önce "Alçıtepe köyüne" götürüldü.
Oraya monte edildi.
Ama "yeri" uygun değildi.
Söküldü, "Kilitbahir'e nakledildi."
Görenler hayran kaldılar.
Yerlisi yabancısı, yetkilisi yetkisizi.
***
Derken bir gün "savcılık" devreye girdi:
- Kaldırın bunu.
- Ama neden?
- Koruma Kurulu öyle istiyor.
- İyi ama ne doğaya zarar verildi ne çevre kirletildi... Köy modern bir tuvalete kavuştu.
- Olmaz, kaldırın derhal... Yoksa...
***
Bu sırada Harput'un "Koruma Kurulu sekreteryası" devreye girdi:
- Ne olur o tuvaleti Elazığ-Harput'a gönderin.
Harput "önemli bir kültür merkezi."
Kilitbahir'deki tuvalet söküldü.
TIR'lara yüklendi.
Ver elini Harput.
***
Harput memnun. Harputlu memnundu.
Harput'un "önemli bir sorunu" çözülmüştü.
Ama ne iştir bilinmez, yine Koruma Kurulu "gazaba" geldi:
- Sökün, götürün!..
Harput'un genci ihtiyarı, kadını erkeği "aman gitmesin" dedi ama...
Ne çare, tuvalet yine söküldü, TIR'lara yüklendi.
***
Tuvaleti "Afganistan" istedi.
"Lübnan" istedi.
Şu anda bu modern tuvalet nerede diyecek olursanız...
Ankara'da.
Kimsenin kıymetini bilmediği modern tuvalet "bir askeri birliğimizin kışlasında."
Ve artık bir daha "yerinden oynatılmayacak."
***
- Sayın Nurten Öztürk, bu tuvaleti kaça yaptırdınız?
- 62.500 YTL'ye.
- Şu ana kadar nakliye gideri olarak ne ödediniz?
- Oooo hiç sormayın... Tuvaletin bedelini çoktan aştı.
***
O "hayır işleri" için çırpınan, çalışkan bir anne.
"Sosyal sorumluluk" diye didinen bir "önder."
Kimseden teşekkür beklediği falan yok da...
Şu "tuvalet meselesi" onu üzmüş, incitmiş, yaralamış.
Biz "olur böyle şeyler, moralinizi bozmayın" diyerek "yarasına pansuman yapmaya çalıştık."