Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali aradı:
Yazınızı okuyunca gülmekten bayıldık.
19 Kasım Pazar günü "Bir Bağış Hikayesi" başlıklı bir yazı yazmıştık.
Avrupa'da "1.200 işçi çalıştıran bir Türk" Tütav'a (Türk Tanıtma Vakfı) 22 bin Euro bağış yapmaya gelmişti.
Ama bağış bir yana... Tütav'dakileri "çarpmaya" niyetlenmişti. Yazdığımız "bu olayın ayrıntısıydı."
***
Meğer aynı adam daha önce Kızılay'ın kapısını çalmış.
Yine "Almanya'dan gelen bir Türk işadamı."
Yine "karısı kanserden ölmüş."
Yine "karısının vasiyeti var."
Vasiyet "ölen karısının bankadaki parasının Kızılay'a bağışlanması."
Kızılay yönetimi adamı dinlemiş.
Herkes duygulanmış.
***
Ama ortada bir "sorun" var... Bağışçımız yolda cüzdanını çaldırmış. Yarına kadar kendisine cep harçlığı lazım. Yarın, Almanya'dan kızı gelecek, yanında bağışlanacak binlerce Euro'yu da getirecek ve Kızılay'a bağışta bulunulacak.
***
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali
"numarayı" yutmamış, adamı başından savmış.
Ama Kızılay Genel Başkanlık Danışmanı, yufka yürekli Deprem Dede, Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara' nın gözleri sulanmış.
"Cebinde ne varsa" Kızılay'a binlerce Euro bağışlayacak adama "borç olarak" vermiş.
***
Prof. Işıkara'nın parası "gitti gider."
Ama duyduğumuz kadarıyla "bağışçımız"
Ankara'da hala birilerini çarpmayı sürdürüyor.