Malazgirt'te 2 aşiret var.
Biri "Hasenan."
Diğeri "Malbat."
2 aşiret, 2 komşu köyde yerleşik.
Bir gün 13 yaşında bir çoban, tarlada koyun otlatıyor.
Bitişik tarlada da 24 yaşında bir genç, tarlaya tohum ekiyor.
İkisi de "farklı aşiretlerden."
***
24 yaşındaki genç, "çocuk yaştaki çobanın" yanına geliyor:
-Koyunlarını al ve git.
-Neden, bu tarla bizim.
Koyun olan yere kuşlar üşüşüyor... Onların pisliğini eşelemek için... Ama gelen kuşlar, bizim tarlaya da gelip, daha yeni ektiğim tohumları yiyor... Onun için sen git.
-Gitmem, koyunları otlatacağım.
Sonuç:
24 yaşındaki genç, 13 yaşındaki çobanı dövüyor.
***
"Çocuk çoban" ağzı, burnu kan içinde köyüne dönüyor.
Hemen "abileri" etrafını sarıyorlar:
-Ne oldi?
-Felankeşin oğli beni dövdi.
Aile meclisi toplanıyor.
Ve ertesi gün "küçük çobana tokat atan aileden Nuri Kaya vuruluyor."
***
Artık "kan davası" başlamıştır.
Gerisini "ombudsman Sait" ten dinleyelim:
-Ertesi gece obir taraftan 9 adam vuruldi... Kan davasi 6 sene sürdi... Karşılıklı 8 köy yakıldi... Toplam 21 adam vuruldi... 2 jandarma eri şehit oldi... 9 kişi yaralandi... Bir kısmi felç... 120 insan hapse düşti.
***
Sait Şanlı işi gücü bırakıp bir gün "taraflardan birine" gitmiş, ertesi gün "diğerine."
Tam 6 yıl dil dökmüş.
Bazen giderken yanına bir "din adamını" da almış.
Adeta yalvarmış:
*Kan davasından biz çok çektik, siz çekmeyin.
*Biz çok mağdur olduk siz olmayın.
*Geceleri korkudan uyuyamıyorsunuz. Ekonominiz çöktü, fakirleştiniz... Psikolojiniz bozuldu.
*Evlerinizde huzur, güven kalmadı.
*Gelin uzatmayın.
*Bir öldü, bunu iki yapmayın... Ey anne, çocuğun vuruldu, için yanıyor... Bak ben de ağlıyorum... Giden gelmiyor.
***
Sait Şanlı:
-Çok zor oldi ama 2 tarafi barıştirdim.