İktidar mensupları sinirli... "Nereden çıkıyor bu irtica tehlikesinin arttığı iddiaları" diye soruyorlar... Ve "irtica tehlikesinden" bahsedenlere de "veryansın!.."
İktidardakilerde bir de "şu havayı" görüyoruz:
-Canım bunlar her zaman konuştukları şeyler.
Yani "ciddiye alma, boş ver."
***
Bir gün adamın önüne "al sana belge" diye birtakım "dokümanları" ve "görüntüleri" patır patır döküverirler.
"Bu filmi" geçmişte gördük.
Bir daha görmeyelim.
Zira "kimseye yararı yok."
Ülkeye zararı ise "çok mu çok."
***
AKP sadece "eski Refah Partisi tabanının" oyuyla iktidar olmadı.
Partiyi iktidara taşıyan asıl oy deposu "merkez sağ" idi.
Bugün parti yönetimi, grup yönetimi ve hükümet kadrolarına bir bakalım.
"Tercihler" hangi yönde?
"Ağırlık" hangi kesimde?
***
Bir insanın eşinin başının kapalı olması elbette "ayıp değil, suç değil."
Bunca yıl başı kapalı bir kadına "haydi şimdi başını aç" demek de doğru değil.
Ama 5 grup başkanvekilinin 5'inin de eşinin başı kapalıysa...
Kabinedekilerin "5' te 4' ünün eşlerinin başı kapalıysa..."
Ve bürokratik atamalarda "eşinin başının kapalı olması" liyakatin, ehliyetin, tecrübenin önüne geçiyorsa...
Ortaya bir "rahatsızlık" çıkar.
Bu rahatsızlık "pek çok AKP' lide bile yok mu?"
***
AKP bir şey yapacağı zaman "bir konuda" büyük bir "hassasiyete" giriyor:
-Aman taban gücenmesin.
Gücenmesinden "çekinilen" taban, eski Refah Partisi tabanı.
***
AKP asıl tabanının "merkez sağ seçmen deposu olduğunu" bir kabullenip, yüksek sesle söyleyebilse...
Kendisi de rahatlayacak.
Ülke de.
Ama AKP bir türlü "öteki taban" bağımlılığını aşamıyor.
O nedenledir ki...
Önemli tercihler daima "öteki taban" istikametinde.
***
Öteki tabanın "arka bahçeleri" de var.
Yönetim kademelerinde öteki tabanın "özgül ağırlığı çok yüksek olduğu içindir ki..."
Bu arka bahçelerde olup bitenler, ister istemez "AKP ile irtibatlandırılıyor."
Ve işte o arka bahçelerde komutanlara "söylenmedik laf bırakılmıyor."
"Çankaya' ya" da.
AKP'ye en ufak eleştiri getirenlere de.
***
Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın söylemi "şekil" ve "içerik" olarak iyi değerlendirilmeli.
Önce "diğer komutanlar" konuştu, sonra Genelkurmay Başkanı.
Ve Org. Büyükanıt "devlette için için büyüyen bir kaynamaya" şöyle bir değindi geçti... "Polis" konusuna.
Eğer "bazı şeylere" özen gösterilmezse yarın gündeme Allah korusun "asker-polis sürtüşmesi" oturuverir.
***
Gün soğukkanlılık, diyalog ve uyum günü.
Eğer Çankaya ve asker "irtica tehlikesi" diye kürsüye çıkıyorsa...
"Nerede, haydi göster" diye meydan okumanın alemi yok.
Sözü edilen tehlike bir "canavar" veya "hortlak" değil ki, tutup gösteresin.
"Kadrolaşmadır, eylemdir, söylemdir, bir şeylerdir işte..."