Şanghay'da 52 ülkeden 300 davetli onuruna verilen yemekte bizim yanımızda oturan Çinli "kartını" uzattı.
"Yabancı sermaye" ile ilgili bir üst bürokratmış.
"Yabancıların Çin'de ev satın alması" konusunu açtık.
Dedi ki:
* Yabancılar şu ana kadar Çin'de toplam 50 milyar dolarlık ev aldılar.
* Çin'de toprak devlete ait.
* Ev satın alan, toprağın kullanma hakkını 50-70 yıllığına kiralamış oluyor.
* Yani ev satın alan kişinin ama, altındaki toprak yine devletin.
* Çin'de yeni bir tartışma başlamış: 50-70 yıl sonra ne olacak?
* Elbette devlet süreyi uzatacak.
* Uzatacak ama hangi bedelle uzatacak?
***
Üst bürokrat devam etti:
- Yatırımcının önünü görebilmesi lazım... 50-70 yıl sonra ne olacağını bilmesi lazım... Onun için şimdi yeni bir çalışma başlattık.
- Ne çalışması?
- Çözüm üreteceğiz... 50-70 yıl sonraki uzatma süresinin bedelini bugünden açıklayacağız.
***
Çin'e gelecek olan yabancı sermaye "teşvik üstüne teşvik görüyor."
Çinli masa arkadaşımız dedi ki:
- Ticaret fazlamız çok... Döviz rezervimiz de öyle... Bu durum bizi düşündürüyor... Şimdi, yurtdışında yatırım yapacak olan Çinliler'e de yüksek teşvik uyguluyoruz.
Çinliler'in yurtdışındaki yatırımları "50 milyar doları aşmış."
Sadece bu yıl Çin'in yurtdışı yatırımı "6 milyar dolar."
***
Sohbette söz bir ara "bankacılık sektöründen" açıldı.
Bizde bazı bankalar "yabancı ortak" alıyor.
"Ya Çin'de" diye sorduk.
18 yabancı kuruluş, 16 Çin bankasına toplam "13 milyar doların üzerinde" yatırım yapmış.
Bank of Amerika da Çin bankalarından hisse almış, Royal Bank of Scotland da.
***
Yemek bitti, vedalaştık.
Ertesi gün Çinli üst bürokrat otelimize telefon etti:
- Yabancı sermaye konusunda bir dosya hazırladık... Ziyaretinize gelebilir miyim?