Siyasette "iktidar olmak" da var, "muhalefette kalmak" da.
"Alkış" da var, "protesto" da.
"Gül" de var, "çürük domates" de. "Sevinç" de var, "hüzün" de.
Siyaset "TEM otoyolu gibi düz ve 3 şeritli" değildir. İnişi, çıkışı, virajı, tümseği, çukuru vardır.
Gün olur rüzgar tersten eser. Gün olur yağmur sırılsıklam ıslatır. Başbakan, görevi başında şehit olan Danıştay Üyesi M. Yücel Özbilgin'in cenaze törenine katılmadı.
Katılmalı mıydı? Yoksa katılmaması doğru muydu? Elbette bir cenaze töreninde "katil Başbakan... Katil hükümet" diye bağırılması hoş bir şey değil.
"Böyle bir muameleye muhatap olmak" acı.
Ama "bunları göze alıp" cenaze törenine katılan bakanlara "bravo" diyoruz.
***
Başbakan'ın, Ankara'da "cenaze töreni" varken, çekip Antalya'ya gitmesinin "bir izahı olmalı."
Başbakan bu konuda "bir şey" demeli. Ve bunu "basın sözcüsü" veya "hükümet sözcüsü", ya da "parti sözcüsü" söylememeli. Başbakan'ın "bizzat kendisi" açıklamalı. Başbakan "susmaya devam ederse..."
Her kafadan bir farklı ses de çıkmaya devam edecektir.