Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'i Türkiye'ye davet etti... Bayan Başbakan işe hızlı başladı.
Paris'e, Brüksel'e, Londra'ya gitti.
2006'nın mart veya nisanında Ankara'da olacak.
Şimdi "iki kere ikinin dört ettiği kadar kesin" bir şey söyleyeceğiz:
Merkel, Türkiye'ye gelirken heyetine bir "Türk'ü de" alacak.
Almanya'da yaşayan, Alman vatandaşlığına geçmiş veya geçmemiş olan "bizden birini."
Belki de "ikisini."
***
Eski Cumhurbaşkanı Johannes Rau, Ankara'ya gelirken, resmi heyetinde "Prof. Dr. Faruk Şen" vardı.
Faruk Hoca, merkezi Essen'de bulunan "Türkiye Araştırmalar Merkezi Başkanı."
Eski Başbakan Schröder, Ankara'ya gelirken, resmi heyetine "Vural Öger'i" almıştı.
Vural bey sadece Almanya'nın değil, Avrupa'nın önde gelen işadamlarından.
***
Alman muhalefet lideri bayan Angela Merkel, Ankara'ya geldiğinde, heyetine bir "Türk'ü" dahil etmişti: Bülent Aslan.
"Genç bir siyasetçi."
Milletvekili falan değil.
Bayan Merkel'in "danışmanlarından."
***
Bir Türk devlet adamının, Almanya'ya giderken heyetine "Türkiye'de yaşayan... Türk vatandaşlığına geçmiş olan bir Alman'ı aldığını" duydunuz mu?
Veya "Almanya'daki bir sivil toplum lideri Türk'ü" arayıp, "gel, heyetimde ol" dediğini.
***
Angela Merkel'in "hayli değiştiğini ve arkasındaki kamuoyu desteğinin önemli şekilde arttığını" da belirtelim.
Şimdi bir seçim daha olsa, Merkel "kıl payı" değil, "ciddi farkla" kazanır.
***
"Değişen Merkel'e" bazı şeyleri söylemekte yarar var.
Türkiye'yi ziyareti sırasında önüne "dosyalar" koymalıyız.
Örneğin...
Avrupa'da (ve tabii Almanya'da) Türkler'e yönelik "ayrımcılık" dosyasını.
***
"Bilim adamları" bir araştırma yaptılar.
"İki isim" tespit ettiler.
"Milliyeti belirleyici" isimler.
Biri "Stefan Niemeyer."
Diğeri "Yılmaz Öztürk."
Bu isimleri duyan yabancı, birinin "Alman", diğerinin "Türk" olduğunu o dakika anlar.
Örnek "Hans" ile "Ali" de olabilir.
***
Yine bilim adamları "Alman gazetelerini" taradılar.
"İş ilanlarına baktılar."
Bir firma "ev, ev dolaşıp katalog dağıtacak eleman" arıyordu.
Oraya "Yılmaz Öztürk olarak" telefon edildi.
Alınan yanıt:
- Tüm boş pozisyonlar doldu. "Stefan Niemeyer olarak" telefon açıldı. Alınan yanıt:
- Buyrun, gelin, yüz yüze görüşelim.
***
Bir Alman firması "fotomodel" arıyordu.
Önce "Türk adıyla" telefon edildi.
Almanlar sordular:
- Boyunuz kaç?
- 1.82.
- Bize 1.85 boyunda fotomodel lazım... Sizi işe alamayız.
Ardından "Alman adıyla" telefon.
Bu defa 1.82'ye "evet, gelin, görüşelim" yanıtı verildi.
***
"Bunlar" kitap konusu bile oldu...
"Almanya'da Ayrımcılık... Prof. Faruk Şen-Andreas Goldberg-Güray Öz."
Ayrımcılık "dün" vardı.
Bugün "tırmanıyor."
Avrupa'daki "İslam düşmanlığı", Türkler'e karşı ayrımcılığı daha da "körüklüyor."
***
Dünyada Almanlar'ı "Türkler kadar karşılıksız seven" bir başka toplum yok.
Türkler Almanya'daki (ve Avrupa'daki) en kalabalık göçmen kesimi.
Ve Türkler bu çağda hala "itilip, kakılıyorlar."
Angela Merkel'in Türkiye ziyaretini fırsat bilelim.
Ve insanlarımıza sahip çıkalım.