Güne İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile konuşarak başladık... İlk soru: "Sayın Bakan, ne olacak bu İstanbul'un hali?"
Bakan bey "İstanbul'un hali düzelecek" dedi.
- İyi de... Ne zaman ve nasıl?
İşte İçişleri Bakanı'nın yanıtı:
***
Arkadaşlarımız gece, gündüz çalışıyorlar.
Biz de personel eksiklerini gidermeye uğraşıyoruz.
Yeni yasa çıkardık.
Polis adaylarını eğitime aldık.
Bir kısmı önümüzdeki günlerde devreye girecek.
Bu arada yenilerini alacağız.
Hazırlıklarımız tamamlanmak üzere.
Tabii konu çok boyutlu.
İşin sadece güvenlik boyutu yok.
Ayrıca herkese görev düşüyor.
Adam, hastamı iyileştiremedin diye profesörü öldürüyor.
Bu nasıl kafadır?
Bu ruh halinin de değişmesi lazım.
Doktorun suçu, günahı ne?
Elinden geleni yapmış.
Sen gidiyor, hastam neden öldü diye doktoru vuruyorsun.
Dedim ya, olay çok boyutlu.
Sokak çocukları bir ayrı konu.
Sosyal yönü var.
Eğitim, sağlık yönleri var.
Sivil toplum örgütlerinin rolü fevkalade önemli.
Sorunu hep birlikte çözeceğiz.
***
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya ikinci soru:
* Devletin güvenlik güçleri içinde "provokasyona karışan unsurlar" var mı?
* "Derin devlet" şu veya bu şekilde devreye girdi mi?
Bizim sorumuz bitmeden Abdülkadir bey "Şemdinli" diyerek söze başladı.
Ve dedi ki:
* Kesin netice alınmadan konuşmam.
* Yargıya intikal eden konularda, görüş bildirmem.
* Yargı kararını vermeden yorum yapmam.
* Hükümet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz.
* Olayların aydınlanması için var gücümüzle çalışıyoruz.
***
Bizce Meclis "bu işe" hemen el koymalı.
Ve "TBMM İnsan Hakları Komisyonu" derhal Hakkari'ye gitmeli.
Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış'ı aradık.
Memleketi Nevşehir'deydi.
"Konuk" ağırlıyordu.
Konuğu:
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Rene Van Der Linden.
"Nevşehir... Ürgüp... Göreme... Özetle Kapadokya" turistik bir yöre.
"Avrupalı" mest olmuş.
Öğle yemeğinde "Göreme şarabını" içiyor.
Biz de AK Parti'li Elkatmış'a takılıyoruz:
- AK Parti'li belediyeler... İçki yasağı... Siz de içmeyenlerdensiniz... Masanızda şarap şişesi...
Elkatmış gülüyor:
- Ben içmiyorum, Avrupalı misafirim içiyor... Faturasını da ben ödüyorum... Afiyet olsun... İçen, içer... Bu içki meselesi fazla büyütülecek birşey değil.
***
- Sayın Elkatmış... Hakkari... Şemdinli... Provokasyon... Ne diyor, ne yapıyorsunuz?
İşte Elkatmış'ın yanıtı:
***
Avrupa'dan konuk geldiği için, Şemdinli'ye hemen gidemedik.
Salı'ya da Fransız senatörler geliyorlar.
Ondan sonra Hakkari'ye gideceğiz.
Şemdinli'de hoş şeyler olmuyor.
Olayların karanlık noktaları var.
Ülke kavga ortamına girsin diye arzulayanlar var.
Huzurdan, istikrardan rahatsız olanlar da var.
Yargıya büyük iş düşüyor.
Şeffaflık şart.
Zira söylenenler vahim şeyler.
***
Daha sonra Mehmet Elkatmış bize soruyor:
- Siz ne diyorsunuz?
Diyeceğimizi, diyoruz.
1. Yargıya güveniyoruz.
2. Şeffaflık istiyoruz.