Yolculardan kimi yemek yiyordu. Kimi içki içiyordu. Kimi uyuyordu. Hasan Celal Güzel'le biz ise "sohbete devam ediyorduk."
Konu "telefonlardan... Makam odalarından" açıldı.
"Kim, kimi dinler?.. Başbakan'ı dinleyen var mı?.. Turgut Özal'ı dinleyenler oldu mu?"
***
Başbakanlık Müsteşarı Hasan Celal Güzel, "uzman" getirtirmiş.
- Uzmana derdim ki... Sayın Özal'ın makam odasını iyice araştır... Dinleme aleti falan var mı... Zaman zaman bu inceleme yapıldı.
***
Bir gün Turgut bey, müsteşarını çağırmış:
- Hasan seninle önemli bir devlet konusunu konuşacağım... Gizli.
- Dinliyorum efendim.
Özal "gel" demiş.
Başbakanlıktan çıkmışlar.
Özal'ın makam aracıyla Başbakanlık Konutu'na gitmişler.
Turgut bey yine "gel" demiş:
- Odada değil, Konut'un bahçesinde konuşalım.
***
Yani Turgut bey "dinlenildiğinden mi" şüphe ediyordu?
- Ben sana bizzat tanığı olduğum bir olayı anlattım... Yorumunu sen yap.