İnsan bunca yıl "aktif politikada" kalırsa seveni de olur, sevmeyeni de. Öveni de olur, yereni de.
Hatta "söveni" bile. "Demirel felsefesi" eleştiri karşısında hazımlı olmak. Hemen "mahkeme yolunu" tutmamak.
***
Dün Kırıkkale'de biraz da "bunları" konuştuk.
1980'de, bir kent kahvesinde, Demirel'e kızan biri demiş ki:
- Yakında Başbakan'ın poposuna öyle bir kazık girecek ki, feleğini şaşıracak.
Adam hakkında hemen soruşturmaya girişilmiş. Ancak dava açılması için "Demirel'in izni" gerekiyor.
Bu sırada 12 Eylül olmuş. Demirel'in Başbakanlığı "darbeyle sona ermiş."
Tabii "dava ile ilgili işlemler" sürüyor.
Bir gün, Demirel'e denilmiş ki: - Falanca kişi, sizin için bu sözleri söyledi... Başbakan'a hakaretten hakkında dava açılacak... İzniniz lazım.
Demirel "sakın ha" demiş: - Dava falan açmayın... Ayrıca adam doğrusunu söylemiş... 12 Eylül'de kazığı yemedik mi?