Sabah saat 08.15.
THY uçağı Ankara-Esenboğa'dan havalandı. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ile sohbete başladık.
Hükümetin "geride kalan yaklaşk iki yılını... Özelleştirmeyi... Diğer konuları" konuştuk.
Osman Pepe birgün arkadaşlarını toplamış:
- Orman arazisi olmayan, tapusu bulunan tesisleri elden çıkaralım.
Hemen "tepki" gelmiş:
- Efendim, hiç olmazsa birkaçını elde tutalım.
- Niçin?
- Personele eğitim yaptırmak için.
***
Bakan'a "sonuç" diye sorduk. Bakan bey başladı anlatmaya: 3 300 muhafaza memurunu tesise bekçi yapmışız... Bunları asıl görevleri olan Orman Muhafaza Memurluğu'na çektim.
* Sattığımdan para kazandım, kiraya verdiğimden her yıl trilyonlarca kira gelecek.
* Tesisleri bizden alanlar bir anda yatırıma giriştiler... Türk turizmi 3 bin yatak kazandı... 5 bin kişiye de istihdam sağlandı.
* Benim personelim ise şimdi 4 yıldızlı otelde seminer yapıyor... Eğitim alıyor.
***
Antalya'nın bir köyünün plajı çok güzelmiş.
"Dünyaca ünlüymüş."
Ve bu plajı "köy tüzel kişiliği" işletiyormuş.
Bakan Osman Pepe:
- Kimse kusura bakmasın, ben burayı serbest piyasa koşullarına göre ihaleye çıkaracağım.
Ortalık bir anda karışmış.
Muhtar, belediye başkanı, parti yöneticisi, milletvekili devreye girmiş:
- Olmaz.
***
Bakan'a sorduk: - Oldu mu, olmadı mı? Osman Pepe:
- Muhtarı çağırdım... Arkadaş, burayı muhtarlık olarak siz mi işletiyorsunuz?.. Hayır dedi... Birine kiraya veriyorlarmış... 25 milyara.
- Sonra?
- Muhtara ben sana o 25 milyarın daha fazlasını vereceğim dedim... İhaleye çıktım... Plaj, kaça kiralandı dersiniz?
- Kaça?
- 625 milyara.
***
Osman Pepe:
- Ve sonra muhtara döndüm... Ne istiyorsun?.. Altyapı mı?.. Kanalizasyon mu?.. Söyle bana.
- Ya daha önce direnenler?.. Devreye girenler... Onlar şimdi ne diyorlar?
- Hepsi bir anda toz oluverdi.
***
Uludağ'da 40'a yakın "tesis var." Yarısı "kamu kuruluşlarına ait."
Osman Pepe:
- Bizim bakanlığın tesisini kiraya verdim... Geçen yıl 500 milyarın üzerinde kira aldık... Ayrıca o tesise yaptığımız masraftan, personel giderinden de kurtulduk.
***
Çevre ve Orman Bakanı "başka şeyleri de" anlatmaya başlamıştı ki...
Uçağımız İstanbul-Atatürk Havalimanı'na indi.