Türkiye "Kurumlar ve kurallar devleti."
Kurumların birbiriyle "saç saça, baş başa" hale geldiği yerde kurallar nasıl işleyecek?
Yargıtay ile MİT "birbirinin rakibi mi?" Bu iki kurum "neyi paylaşamıyor?" Yarın toplanacak ola Bakanlar Kurulu'nda "bu konular" konuşulacak mı?
Konuşulacaksa "nasıl" konuşulacak.
SAKAL VE BIYIK
Yargı bağımsız.
Yani siyasi otoritenin yargıya müdahalesi imkansız.
Bu durumda yarın Bakanlar Kurulu "bu önemli devlet sorununa" hangi bakış açısı ile yaklaşacak?
Dün bütün bunları Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e sorduk.
Cemil bey sorularımızı dinledi.
Ve "uzunca bir süre" sustu. O da haklı.
Zira "aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık."
"Bakanlar Kurulu'nda da böyle suskun mu kalacaksınız?.. Bakanlar Kurulu toplantısından sonra sorulacak sorulara ne yanıt vereceksiniz" dedik.
"Israrlarımızdan sonra" Cemil Çiçek'in ağzından şu "söylem" döküldü.
FEDAKAR YARGI
Sayın Donat.
Görevim kurulların hukukunu korumak. Yargı erkinin hukukunu savunmak en başta gelen vazifem.
On bine yakın insan görev yapıyor. Beşinci sınıf ilçelerde, büyük güçlükler içinde çalışıyorlar.
Bazı kamu görevlileri oralara gitmek istemiyor.
Gidenlerin çoğu büyük kentlere tayinini yaptırmaya uğraşıyor.
Ama Adalet personeli oralarda hizmet veriyor.
Öncelikle bu fedakarlığın takdir edilmesi lazım.
YARGIYA GÜVENİN
Sayın Donat.
Devlet hayatı için yargının önemi göz ardı edilemez.
Herkes yargıya güvensin.
Ve hiç kimse yargıyı yok farz etmesin. Aksi halde ne barış olabilir ne de huzur.
SINAV
- Sayın Çiçek... İster Adalet Bakanı şemsiyenizle yanıt verin, ister hukukçu kimliğinizle... Şimdi ne olacak?
- Türk yargısı bugüne kadar çok önemli sınavlardan başarıyla geçti... Yanıtım budur... Sizi tatmin etti mi?
- Tamamen etti diyemeyiz. - Sayın Donat yanlış yapan dün de oldu, bugün de olur... Yarın da olabilir. Bu sporda, doktorlukta, partide yani her meslekte, her sektörde olabilir. Onun içindir ki disiplin mekanizmaları kurulmuştur.
Çiçek, "Umuyorum ki ilgililer, sorumluluklarını gereğini kendileri takdir ve tayin ederler" dedi.
İSTİFAYA DAVET Mİ?
- Sayın Bakan, pazartesi günü hükümet sözcüsü olarak sizden daha ayrıntılı konuşmanız istenecek... Ne cevap vereceksiniz?
Adalet Bakanı'nın yanıtı "önemli bir mesaj."
İsteyen "istediği şekilde" yorumlasın. İşte Cemil Çiçek'in sözleri:
- Ayrıntıya girmek istemiyorum. Olanlardan çok büyük üzüntü duyuyorum... Umuyorum ki ilgililer, sorumluluklarının gereğini kendileri takdir ve tayin ederler.
YARGI BAĞIMSIZ
Bir süre önce Cemil Çiçek "Yargı hakkında" konuştuğu için eleştirilmişti.
Şimdi de Bakan'ın, bir tarafı yargı olan son gelişmeye "müdahalesi" beklentileri var.
Çiçek'in "kesin tavrı" ise şu: - Yargı bağımsızdır... Yargı kendi sorununu, yasalarda yazılı olduğu şekilde, kendi içinde çözecektir.
Adalet Bakanı'nın bu tavrını doğru buluyoruz.
AYRICALIKLAR
"Ayrıcalık" denilince ilk akla geliveren "Milletvekili dokunulmazlığı."
Oysa "ayrıcalığın kapsamı" çok daha büyük.
Türkiye bir "ayrıcalıklar ülkesi." Cemil Çiçek "bu konuya da" girdi: - İki yıldır söylüyorum... 20-25 maddelik bir Anayasa değişikliği yapalım. Ayrıcalıkları yeni sisteme bağlayalım... Bu son olayın çok çeşitli boyutları var... Bunlardan birisi dokunulmazlık boyutu.
TEMİZ CUMHURİYET
"Bu son olay" hiç de iyi olmadı. Ama madem oldu, herkes "gereğini" yapmalı.
Kurumlar "kendi göbeklerini, kendileri kesmeli."
Ve artık "temiz bir Türkiye için" kollar sıvanmalı.
"Kasetler cumhuriyeti" veya "Tele kulak cumhuriyeti" ya da "Yolsuzluk ve hortum cumhuriyeti" görüntüsü Atatürk'ün Türkiye'sine yakışmıyor.