Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Vizyon nedir?

Sene 1926... Cumhuriyet henüz üç yaşında... İzmir'de, İl Genel Meclisi toplantısında Süleyman Ferit bey (Eczacıbaşı) söz istiyor... Tutanaklardan okuyalım:
Arkadaşlar. İzmir'de bir dil okulu açmalıyız.
Avrupa ile ilişki kurmak zorundayız.
Gençliği yetiştirmek için fedakarlık şarttır.
Amacın gerçekleşmesi için eninde sonunda Avrupa'dan uzmanlar getirilecektir.
Eğer bugün sekiz on bin lira yatırımla gerçekleşirse, dil okulunun açılmasından yanayım. (Kaynak-Bir Kent Bir İnsan-Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı yayını-1986)

***

Vizyon denen şey işte bu. 1926'da "Avrupa'dan... Dışa açılmadan, yabancı dil öğretmekten, Batı'dan uzman getirmekten" bahsedebilmek.

***
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ankara'da bir üniversite kuruyor.
TOBB'un üniversitesine her bakışımızda, aklımıza "merhum Süleyman Ferit Eczacıbaşı'nın konuşması" geliyor.
TOBB'u kutluyoruz.
Keşke "daha önce" kursaydı. Keşke "Avrupa'da da" açsaydı. Ve keşke "yenilerini" yapmayı sürdürse.
1992'de "Demirel-İnönü ortaklığında" bir üniversite seferberliği başlatılmıştı.
Pek çok "yeni üniversite" açılmıştı.
Ve o kadar çok "karşı çıkan" olmuştu ki.
"Tutmaz... Kimse gitmez... Hoca bulunmaz" diye.
Şimdi o üniversiteler, bulundukları illerde "Cumhuriyet'in en yüksek heykelleri."

***

Benzer tartışmayı geçtiğimiz aylarda SABAH'ta, Refik Durbaş'ın köşesinde de izledik.
"Çankırı'da üniversite olur mu, olmaz mı" tartışmasıydı.
O tartışma Çankırı'da öyle bir etki yarattı ki...
Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç'in deyimiyle:
- Çankırı üniversiteye odaklandı... Kilitlendi... Heyecan içinde beklemedeyiz... 7'den 70'e hepimiz üniversite hayali ile yatıyor, üniversite rüyası ile kalkıyoruz.
Üniversite "ışıktır."
Eğer bir kent, üniversite denilince böyle heyecan duyuyorsa, o ülkenin "aydınlık geleceğinden" kimsenin kuşkusu olmamalı.

***
Refik Durbaş'ın köşesindeki tartışmayı biz izledik, izlemesine de...
"Üniversiteler" ne kadar izlediler, ilgilendiler acaba?
Bir gün Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras'a sormuştuk.
Nusret Hoca şöyle demişti:
- Hiç izlemez, ilgilenmez olur muyum?.. Konuyu gündemimize aldık... Bir rektör yardımcımızı Çankırı'ya gönderdik... Kampus alanı olabilecek yerlere bakıyoruz... Her türlü desteği vereceğiz.
Çankırı, Ankara'ya 130 kilometre. Şu anda "meslek yüksek okulu" var.
"Orman fakültesi" var. "Sağlık yüksek okulu" var.

***
"Soruyu" Gazi Üniversitesi Rektörü'ne de sormuştuk.
Sorduğumuzda, rektör Prof. Dr. Rıza Ayhan'dı (Şimdi rektör değişti).
Rıza Hoca'dan şu yanıtı almıştık:
- SABAH'taki tartışmayı izledim... Hemen Çankırı'ya gittim... Beni Başbakan gibi karşıladılar... Ankara'daki bir büyük üniversitenin Çankırı'ya bir süre destek, şemsiye, rehber olması lazım... Sonra sıra bağımsız üniversiteye gelir.
- Şemsiye görevini Gazi Üniversitesi üstlenir mi?
- Üstlenmek gerek... Çankırı'da potansiyel var.
Dileriz, Gazi'nin yeni rektörü "giden arkadaşının projesini" rafa kaldırmaz.

***
Üniversite çağındaki nüfusun sadece yüzde 17'sini üniversiteye gönderebiliyoruz.
Eğer AB'ye gideceksek "yüzde 50'yi yakalamamız" gerekiyor.
Bunun için de "gerekirse yurtdışından profesör getirmek... Yeni üniversiteler kurmak" şart.

***
Tabii bu vizyon meselesi.
Vizyon ise, uzunca süredir unuttuğumuz bir kavram.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA